Rahimdeki insan beyninin yüksek çözünülürlüklü haritası çıkarıldı ve Şizofreni ile Otizm gibi beyin bozukluklarının kökeni hakkında ipuçları elde edildi.
Geçtiğimiz hafta Nature dergisinde yayınlanan çalışmada, gebeliğin ortasındaki süreçte, genlerin beynin kritik yapısında rol oynadığı harita ile gösterildi. Hamileliğin ortasında bir anda tüm beyin boyunca kritik yapılar şekil alıyor ve bu harita ile genlerin nerede açık ve kapalı olduğu gösterilebiliyor.
Seattle Allen Institute for Brain Science’ dan Ed Lein ” Bu oldukça büyük bir sıçramadır” diyor.
Ruh Sağlığı Ulusal Enstitüsü direktörü Dr Thomas Insel ,
“Birçok psikiyatrik ve davranışsal sorunun doğumdan önce başladığını görmek açısından bu harita önemlidir. Çünkü birçok psikiyatrik hastalık doğumla anlaşılmaz ve hatta bazen ergenlikte ya da 20’li yaşlarda kendini göstermeye başlar. “ diyor.
İnsan beynine sık sık evrendeki en karmaşık nesne denir. Düşünen, hisseden ve hatırlayan bir organ, tek bir hücreden organize bir şekilde 80 milyardan fazla hücre haline geliyor. Üstelik, bu organın temel mimarisi de anne karnındaki 9 ay içinde oluşturuluyor.
Araştırmacılar, erken çocukluk döneminde gelişen beyinin, sorunlu noktaları üzerinde çalışmak ve yeniden kablolanma ile sorunları telafi etmeye yardımcı olmak mümkün olabilir demekteler.
Dr.Lein,
“ Beynin belirli noktalardaki her bir küçük parçasının, açılıp kapanan genlerle şekillendirildiği ve fonksiyonlarının düzenlendiğini biliyoruz. Beyin haritasının herkes için çıkartılabileceğini ve psikiyatrik problemlere yol açan sorunların anne karnında erken tespit edilebileceğini de bu harita ile gördük. Beyin haritası en az iki önemli bulguya yol açmıştır:
1- Beyindeki bozuklukların kökenlerini anne karnındaki gelişim safhasında tespit etmek mümkün olabilir.
2- Daha önce araştırmacıların bilmediği bir konuyu ortaya çıkartmıştır: İnsan beyni ile fare beyni aynı şekilde çalışmıyor. Daha önceki ilaç çalışmalarında başarısız olunmasının sebebi bence bu farklılık olabilir. “ diyor
Dr, İnsel de ,
“ Harita, aynı zamanda bilim adamlarının fetüs beyni hakkında ne kadar az bilgiye sahip olduklarını da ortaya koymuştur. Cenin beyninde gördüklerimizi yetişkin beyninde göremediğimizi fark etmek bizim için tamamen sürpriz oldu. Yetişkin beyninde genlerin kopyalanmasını izlemek mümkün olmuyordu. Cenin beyni tamamen farklı bir organ gibi çalışmakta.” diyor ve ekliyor;
“Araştırmacılar, Otizm ve Şizofreni gibi hastalıklardaki fonksiyon bozuklukları ile ilgili gibi görünmeyen genlerin cenin beynindeki etkisini görünce büyük şaşkınlık yaşadılar. Zira yetişkin beyninde hiç de ilgili gibi görünmüyorlardı. Bu yeni haritalara bakmakla cenin beyninde neler olup bittiğini anlamak mümkün oluyor ve her şey bir anda mantıklı bir hal almaya başlıyor.”
Bu araştırma, yıllardır okuduğum bilimsel çalışmaların birçoğuna kanıt oluşturacak verilere ulaşmıştır diyebilirim. Ancak, beyin şekil ve fonksiyonlarını oluşturan genlerin niçin açılıp kapandığı ya da neden olması gerektiği gibi açılıp kapanmayarak sorunlara yol açtığı üzerine yapılmış bir çalışma olmadığı için, genlerin dışarıdan kaynaklanan çevresel faktörlere bağlı olarak mı, yoksa ailesel geçiş nedeniyle mi fonksiyon bozukluğuna yol açtığı sorusuna cevap vermemektedir. Daha önceki birçok yayın ve giderek tırmanışa geçen otizmli sayısına bakarsak, bu durumun ailesel geçişten olmadığını düşünmek daha akla yatkın görünmektedir.
Hatırlarsanız son CDS raporuna göre, otizme rastlanma oranı 1/68’e vardı. Hatta bu oran erkek çocuklar için 1/25 gibi korkunç bir rakama geldi dayandı. Bazı bilim adamlarının varsayımına göre artış hızı bu şekilde devam ettiği takdirde 2025 yılında doğan 2 çocuktan 1’i Otizm spektrumunda yer alacak.
Belki de dünyayı yönetme sırası yüksek fonksiyonlu otizmlilerdedir ne dersiniz? …
Sevgi ve umut her daim yanımızda olsun…
Serpilgül Vural
Add Comment