Bildiğimiz üzere; insan vücudu bir bakteri ya da ona benzer bir patojen ile karşı karşıya geldiği zaman o işgalciyi tanımak ve ortadan kaldırmak üzere B hücreleri tarafından antikorlar düzenlenir. Bu bağışıklık sistemimizin doğal bir parçasıdır.Ancak, (otoimmün) Oto-bağışıklık hastalığı olan kişilerde, vücut aynı zamanda kendi hücrelerine de hastalık patojeniymiş gibi saldırabilmekte.
Otoimmünitede (oto-bağışıklık ) B hücrelerini aktive edebilecek yeni bir bağışıklık reseptörü bulundu.
Birmingham Alabama Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacıları tarafından 18 Aralıkta yayınlanan bir araştırmaya göre ,
Kişinin aşılara tepkisini ve lupus ile multipl skleroz gibi otoimmün hastalıklara yakalanma riskini etkileyebilecek yeni bir bağışıklık proteini tesbit edildi.
Sinyal yollarının bir reseptörü ve bir parçası olarak adlandırılan protein , (otoimmün) oto-bağışıklık hastalığı olan kişiler için özel terapiler geliştirme olanağı verecek .
Araştırma ekibi, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’inin, mevcut bir genetik varyant ile B hücreleri üzerinde ek bir bağışıklık sistemi reseptörüne sahip olduğunu tesbit etti .
Bir Fc reseptörü olarak adlandırılan bu ilave reseptör, B hücreleri tarafından yapılan antikorları bağlıyor ve bunların üretiminin düzenlenmesinde önemli bir rol oynuyor .
Oysa ,20 yılı aşkın zamandır araştırmacılar, Fc reseptörleri tetiklendiği zaman, açılıp kapanarak, B hücrelerinin istikrarlı bir şekilde çalışması sağlanılıyor diye bilmekteydiler.
UAB Center for Clinical direktörü ve Translational Science and corresponding’in yazarı M.D. Robert Kimberly ,
” Bu yeni bulgu , otoimmün hastalıklar için tedavi geliştirmede önemli bir rol oynayabilir, gen mutasyonuna dayalı tedaviler geliştirilebilr. ” diyor.
Ataştırmanın yazarları,
Yeni keşfedilen bu genetik varyantın oto-bağışıklık hastalığı, sistemik lupus eritematozus ya da SLE gelişimi için bir risk faktörü olduğunu göstermiştir.
UAB takımı aşılara karşı antikor yanıtlarını analiz ederek genetik varyantı olan kişilerde aşılama sonrasında yüksek antikor seviyeleri bulmuşlar.
Bu genetik vayanta sahip olan bireyler , aşılara karşı erken yanıtlar veriyorlar ve aynı zamanda çok daha hızlı antikor tepkileri gösteriyorlar.
Bu bulguların önemli etkileri var.
*Otoimmün hastalıkları tedavi etmek için önleyici Fc reseptörü hücrelerini hedefleyen spesifik antikorlar kullanılarak B hücrelerinin düzgün çalışmasını sağlayan tedaviler geliştirilebilir.
*B hücreleri de dahil olmak üzere , tedavi edici antikorlar , yaygın olarak otoimmün hastalıklar ve kanseri tedavi etmek için kullanılabilir. Böylece geniş etkili ilaçların görülen yan etkilerini önlemek de mümkün olabilir. Ancak bu tedaviler, Fc reseptörleri dahil olmak üzere her kişinin bağışıklık sistemi, kendi genlerinin etkisine tabidir .
UAB Tıp profesörü Edberg
” Genetik gelişmeler ile ilaç endüstrisi artık bu tedavilere yanıt verebilecek hastaları belirlemek ve kişiselleştirilmiş tıp geliştirilmesi alanında lider olmak için mevcut bilgiye sahiptir , “ diyor.
Kimberly ,
“Şimdi,16 yıl önce başlamış çabaları geliştirmek için bir fırsat vardır.
Otoimmün hastalıkların tedavisi için (TNFalfa) tümör nekroz faktörü alfa gibi enflamasyonun varlığını gösteren proteinleri hedef alan ‘ Remisad ’ gibi antikor bazlı ilaçlar FDA onayı alınıp kullanılmıştır. Ancak, hastaların üçte birinin bu tür tedavilere yanıt vermediği de görüldü. O zamandan beri, araştırmacılar nedeni ortaya koyabilecek genetik farklılıklar arıyordu.” demekte.
Evrimsel Genetik
Çalışma sonuçları , bu varyantın insan popülasyonunda nasıl ortaya çıktığı hakkında ilginç sorular ortaya koyuyor. İnsan genlerini her zaman rastgele değiştirebilirsiniz . Bazı değişikliklerbazı avantajlar sağladığı gibi diğerleri hastalığa neden olabiliyor .
Kimberly, ” Sağlık ve hastalık üzerinde hem B hücrelerinin antikor üretimi hem de Fc reseptörünün ekspresyon etkisi otoimmün ve bulaşıcı hastalık sorunlarına ilişkin anlayışımızda gelişmelere yol açacaktır. Gelecekteki araştırma konularınada da belirleyici olacaktır. ” diye düşünmekte.
Bu araştırma , Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından desteklenmiş ve çok sayıda Tıp fakültesinden araştırmacının katılımıyla sürdürülmüştür.
Burada kişisel olarak bir saptama yapmak isterim. Her ne kadar otizm ile birebir ilişkisinden bahsedilmemiş olsa da dolaylı etkileri olacağını düşünüyorum.
Bildiğiniz gibi uzun zamandır otizmde bağışıklık sorunları, annenin hamilelikteki bağışıklık problemleri ile bebeği etkilemesi ve özellikle pek çok otizmlinin TNFalfa yüksekliğine sahip olması, hatta kanserde de yükselen bir tür enzim olan nagalase’ın çocuklarımızın %80’inde yüksek oluşu ve aşılar vb konuların bazı çocuklarımızı olumsuz etkieyebilme ihtimali uzun zamandır gerek yayınlar gerekse yaşamımızdan örneklerle gündemimizde….
Yeni bir umut olması dileğiye sağlık ve huzur ile kalın…
Serpilgül Vural
Add Comment