Genler kaderimiz sanırız ama bazı durumlarda değildir !
Çok kısa bir süre öncesine kadar DNA’nın kaderimiz olduğu fikri hakimdi.
Babanız prostat kanseriyse, neredeyse siz de bu hastalığa sahip olacakmışsınız gibi düşünülürdü. Oysa şimdi, bunun sadece kısmen doğru olduğunu biliyoruz.
DNA, sizin boy, göz ve saç rengi gibi bazı şeylerinizi önceden belirler.
Ancak, hastalık durumlarınızı önceden belirlemek muhtemeldir, KESİN DEĞİL !
Geçtiğimiz on yıl içinde genetik bilimi, Epigenetik adlı yeni bir alan ortaya çıkarmıştır.
EPİGENETİK, genlerimiz ile çevrenin etkileşimidir.
Peki genetik nedir? Hani herşey genlerimiz de gizliydi ?
Yoksa kandırıldık mı ?
Genetik problemlerimizi kısaca şöyle anlatırsak, daha açıklayıcı olacaktır düşüncesindeyim :
Genetik problemler 2 tiptir.
- Hafif Genetik lezyonlar
- Ağır Genetik Lezyonlar
Ağır Genetik Lezyon, genetik materyalde doğuştan eksiklik veya oluşan çok fazla sorun nedeni ile kalıcı fiziksel problemlere sahip olmaktır.
Down Sendromunu ve Kistik Fibrozisi, DNA dizilimleri nedeni ile değişmiş bozuk genlerin yol açtığı problemlere verilebilecek örneklerden sayabiliriz.
Hafif Genetik lezyonlar, DNA diziliminde bir değişiklik olmadan, DNA’nın fonksiyonlarında oluşan kalıtsal değişikliktir.Temel olarak, genetik materyalin tümü doğru miktarlarda mevcuttur, ancak genin fonksiyonları değişmiştir.
Görüyorsunuz, DNA, sadece cinsiyeti ,boyu, kaşı ve gözü belirlemek için orada değil …
Aktif olarak vücudumuzdaki her bir hücre, günümüzün her saniyesini kontrol etmektedir.
Hepimizde bu küçük DNA bozuklukları vardır ve biz öğrenmek için özel laboratuar testleri yapmadığımız sürece bunları bilemeyiz.
Bizim genetik dizilimlerimizdeki bu küçük değişiklikler, SNP ( snip diye okuyoruz) olarak adlandırılıyor.
Genlerimizde SNP yoksa, normal işlevini yerine getiren genler sayesinde protein ve enzimleri üretip, sağlıklı bir vücut fonksiyonuna sahip olabiliriz.
Belirli bir gende SNP mevcut ise, proteinler ve enzimler üretmek için genin yeteneği azalır.
Her gende anneden ve babadan birer tane aldığımız toplam iki Allel vardır.
Bu 2 Allelden biri mutasyona uğramışsa, oluşması gereken bir enzimi istenilen seviyede üretebilmek için dayanabileceğimiz sadece bir tane sağlıklı genimiz var demektir. Bu da gerekli reaksiyonu tehlikeye atacak anlamına gelir.
Bu durum, kendi başına hastalığa neden olmaz ama, zaman içinde bu konudaki fonksiyon azalmış olduğundan, kötü bir sağlığa geçiş olacak manasını taşır.
Örneğin;
Vücudumuza gereken bir maddeyi oluşturmak için bazı yapı taşlarının kimyasal reaksiyonuna ihtiyacımız vardır.
Bu yapı taşları, A ve B olsun ve bizim C ’ ye ihtiyacımız var diyelim.
A ve B yapı taşlarından C oluşturmak için araya bir enzim ya da bir protein molekülü gereklidir. İşte bu enzim de bir gen tarafından oluşturulur.
Gen düzgün olduğunda enzim % 100 olur ve , C ürününden de % 100 üretilir.
Oysa,
Genimizde bir SNP (mutasyon) varsa, o zaman olması gereken kadar C yapamazsınız.
Sizin metilasyon yolunda işlev gören genlerinizde bir SNP varsa ve bunun azalmış metilasyon ile ilişkili olduğunu, bunun da sağlık sorunları ile bitebileceğini
BİLMİYORSANIZ Ne olacak?
Günümüz tıbbındaki nihayi hedef, genetik zayıflığı baypas etmektir. Bu amaçla da nutri genomik testler yapıp, SNP analizleri ile muhtemel sorunlarımızı tesbit ederiz.
Peki bunu yapmak bize ne kazandıracak ?
Beslenme sistemimizi bunlara göre belirleyip hangi besinlerden daha çok hangilerinden daha az tüketmeliyiz ona bakacağız…
Saatimizin takılan dişlilerini düzgün bir şekilde çalıştıracağız…
Yani özcümle; mutasyonlarınız varsa da ölüm yok ucunda, bu konulara vakıf bir dr ve genetik mutasyonlarımızı gösterir bir testle, beslenme düzenimizi yeniden düzenleyip önümüzdeki maçlara bakarız….
Olduğu kadar, olmadığı kader….
Metilasyon yolunda genetik mutasyonlarınız varsa, muhtemel hastalık listeniz ne olabilir ?
Ya da otizm ve benzeri sorunlar bunun neresindedir?
Konu ilginizi çektiyse sizden aldığım geri dönüşlere bakarak devamını da yazacağım…
Sevgi ve sağlıkla, biraz da hoşgörü ile kalın….
Serpilgül Vural
Not: Bu arada Otizm ailesi olmayan okuyucular için de bir mesajım var;
Bunca yazıyı okudunuz ve ilginizi çektiyse, otizmli evlatlarımızı da düşünün. Çocuklarımız otizme bu makale kadar yakınlar. Aramızda çok da fark yok ayrımcılık yapmayıp, hayatın her alanında çocuklarımıza da yer açalım…
Otizm ve benzeri sorunlar dikkat,öğrenmek,algılama ve hiperaktivite bunun neresinde bunlarla ilgili daha fazla bilgi aktarırsanız çok memnun oluruz serpilgül hanım teşekkürler..
Aslında Hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı bunun neresindeyi anlattığım bir yazım var geçmişte. Otizm için de özetleyeceğim. Çok tubbi halini http://www.otizmdunyasi.com da yazmıştım. Biraz uzun olduğu için özetlemek daha doğru olacak. Sevgiler…
Genlerimiz, kaderimizdir, epigenetiği yanlış yorumluyorsunuz. 🙂
Hangi konuda hata olduğunu söylerseniz daha net anlarım. Ancak şunu bilmenizi isterim ki bu makaledeki genetikle ilgili bilgiler bazı uzman görüşlerinden derlenmiştir. California Davis Üniversitesi, Biyokimya ve Moleküler Biyoloji uzmanı Dr.Craig Cooney ve biochemistry, molecular biology, and biotechnology,konularında uzun yıllar çalışmış Dr Amy Yasko Ph.D. ya ait bilgiler içermektedir. Sonuçta ben genetik uzmanı değilim.
Katkınız için teşekkürler,Sevgiler…