Ana sayfa Anne-Çocuk Otizm Otizm Anneleri

Bir İç Döküş….

atacım ve benMerhaba sevgili otizm dostları!

Bu gün alıştığınızın ötesinde bir yazıyla karşınızdayım. Her zaman otizmin sorunlarını, kolaylaştırma yollarını ya da yurtdışında yayınlanmış bilimsel çalışma sonuçlarını paylaşıyordum. Bunu yapma gerekçem çoğunuzun malumu; bildiklerimi, yeni öğrendiklerimi sizlerinde bilmesini sağlamak ve otizmin farklı cephelerinin de olduğunu göstermek…

Her zaman derim ya;

‘’Bilgi paylaştıkça çoğalır. Biriktirdiklerin değil,paylaştıkların senindir’’

Paylaşmak istiyorum çünki bu konuda ciddi bilgi kirliliği var, her aile araştırma yapmaya zaman ayıramıyor ya da yabancı kaynakları okuyacak şansa sahip değil…

Oğlumun teşhis almasından itibaren pek çok kaynaktan bilgi topladım. Bunu başlangıçta evladım  için yaptım ama geçen yıl Ağustos ayında bilgilerimi internet ortamında www.otizmdunyasi.com aracılığı ile sizlerle paylaşıma  kararı aldım. Parasal değeri ölçülemeyecek bir emeği ve yılların (10 yıl) birikimini tek tuşla ilgilenenlerin hizmetine sunmaya çalıştım. Elbet eksiklikleri ve düzeltilmeye muhtaç  yerleri var. Fakat ben ancak bu kadarına zaman ayırabildim.

Daha sonra düşündüm ki paylaştıklarım çok teknik ve ağır bir dil içeriyor. Daha önce bu tür konularla tanışmayanlar için Çince gibi gelebilir. Bunun üzerine www.ekemis.com bloğumda daha anlaşılır bir dille özet yazılar yayınlamaya karar verdim. Kah dertlerimizi, trajikomik hallerimizi anlattım kah bildiklerimi paylaştım.

Belki de bir kısmınız buraya kadar anlattıklarımı zaten biliyor…

Asıl bundan sonra yazdıklarım benim sırlarım, benim dertlerim ve benim oğlumla paylaştığım  yalnızlığım….

Umarım bu yazımın sadece  bir iç döküş olduğunu düşünür ve önyargısız bir biçimde okursunuz. Hayatım boyunca önyargılarımdan arnmaya çalıştım ve herkese öneriyorum. İnsana huzur veriyor.  Hepimiz denemeliyiz….

Otizmle tanışma hikayemizi daha önceki yazılarımdan zaten biliyorsunuzdur. Burada onları değil perde arkasındak gerçek yaşamımı anlatacağım.

Eşim doktor olmasına rağmen ilk teşhisten sonraki inkar süreci ve  tedavi edilemeyeceğine inancı nedeni ile epey mücadele verdim. Çünki Tıp fakültesinde onu öğretmişlerdi.

Çok başının etini yedim. Ben doktor olsam ve yabancı dilim senin ki kadar iyi olsa yurtdışında neler yapıldığını araştırırdım vs gibi serzenişlerle onu zorla otizmin biyomedikal yönünü araştırmaya ittim. Bazen pişmanlık duymuyor değilim. Her otizm ailesi hgibi bir aile olmayı özlediğim çok zamanlarım var.

Netice itibari ile  2 yıla yakın  direndi bana. Ama Biraz benim kafa şişirmelerim biraz çaresizlik onu da araştırmaların içine itti. Bu süreç hala devam ediyor. Belkide yıllarca da sürecek. Umarım sürmesi gerekmez ve daha pratik daha kesin çözümler üreten buluşlar çıkar ortaya…

İlk öğrendiklerimizden aklımıza yatanları uygulamaya başladık oğlumuza. Gittiği rehabilitasyon kurumundaki bazı arkadaşlarım oğlumdaki hızlı gelişimden etkilenmiş olacaklar ki onlar da denemek istediler. Hepimiz bilgiye açtık. Elimizden tutan bir sağlık kurumu ya da sağlık şahsiyeti yoktu malum. Bizleri psikiatrik ilaçlara mahkum zavallılar olarak görmekten ya da göstermekten başka bir işe de yaramıyorlardı.

Biz iğneyle kuyu kazdık. Her öğrendiğimizi paylaştık. Bizim hiç de öngöremediğimiz bir biçimde ülkede yayıldı  yaptıklarımız hatta yurtdışında bile duyuldu. Şu an eşime 59 ülkeden hasta geliyor. Hiç hesap etmemiştik doğrusu böyle bir gelişmeyi. Eşimin zaten bir uzmanlık alanı vardı ve bu alana kaymak gibi bir planımız da hiç olmamıştı.

O kadar hazırlıksızdık ki ilk 1.5 yıl  otizm hastalarından muayene ücreti bile almadı eşim. Hatta yüzünü görmediği yüzlerce hastadan kan ve idrar test sonuçları fax ile geliyor  hayrına onlara yardımcı oluyorduk. Dosyaların tasnifini de bila bedel ben yapıyordum.

Ne varki  eşim  özel bir hastanede çalışıyordu. Hastane sahipleri gizlice hastalardan muayene ücreti mi alıyoruz diye bile düşündü. İnsanlar bedava çalışaların olabileceğine inanmak istemiyorlar her nedense…

Mecburen  sembolik de olsa bir muayene ücreti belirlemek zorunda kaldı eşim. Zaman içerisinde hasta sayısı o kadar çok arttı ki  diğer hastalarına ayırdığı zamanı giderek azaltmak zorunda kaldı. Biz Mersindeki küçük dünyamızda mutluyduk. Çok paralar kazanalım, büyüyelim kaygılarımız hiç olmadı. Aslında İstanbul’a taşınmayı da düşünmüyorduk. Üstelik eşim yedi göbek İstanbullu olduğu halde…

Birgün eski belediye başkanlarından ve Yeditepe Üniversitesi kurucularından Bedrettin Dalan eşimi aradı ve üniversite bünyesinde birlikte bir  “otizm enstitüsü “  kurmayı teklif etti. İçinde nörologlar,Hbot, Psikolog, fizyoterapist,eğitimci ve gerekli diğer elemanlar da olacaktı. Bu bizim için o kadar ütopik bir hayaldi ki hemen kabul ettik ve İstanbul’a taşındık.

Merkezin inşasına ve tıbbi techizatların satın alınmasına kadar herşey yolunda gitti. Hatta şu an o merkez atıl bir biçimde hiç açılamadan öylece duruyor. Malum kendisi artık ülkede bile barınamıyor. Üniversite bünyesindeki bazı şahsiyetler de bu projeye zaten pek sıcak bakmadıkları için onca yatırım ve hayalleri çöpe atılar…

Evet üzücü ama ne yazık ki ülkemiz böyle. Karşı çıkanlar neye karşı çıktığını bile bilmeden hatta araştırma zahmetine bile katlanmadan, öğrenmeye çalışmadan sadece karşı duruş sergiliyorlar. Amaçları ne bilinmez..

Bir kısmının amacı ne ben biliyorum ama burada cevap hakkı doğuracak sözler sarfetmek istemiyorum.

ata ve ben

Otizmli evlat sahibi olarak Otizm girdabında boğulan aileler bir kere boğuluyorken  biz iki kere..

Neden böyle diyorum? Çünki otizmle mücedele etmek başlıbaşına yıpratıcıyken biz bir de karşı saldırılara karşı gardımızı alıyoruz. Hatta çoğu zaman oğlumuza ayırmamız gereken zamanı ondan çalıyoruz.

Bunlarla da bitmiyor. Bazı kendini bimez yanlış insanlar nedeni ile eşim eğitim düşmanı olarak gösterilip mimlendiğinden istediğimiz eğitim kurumuna ya da terapi merkezlerine de oğlumuzu götüremiyoruz. Biliyorum herkes her hizmetten yararlanamıyor. Ama paran varsa yararlanıyorsun. Biz paramızla bile bunlara istediğimiz gibi ulaşamayabiliyoruz. Acı ama gerçek bu…

Yıllar öncesinde  eşime çocuğunu getirmeyi düşünen bir baba  oğlumun eğitim kurumunu aramış  ve eğitim esnasında Ata’yı izlemek istediğini söylemişti. Eğitmenimiz bana sordu. Üstelik de nasıl böyle bir şeye izin verirsiniz diyerek suçlayıcı  bir tavırla. Haklıydı ama ortada izin verme durumu bile yoktu. Oğlum sirk maymunu değildi ki her gelen onu izlesin.  İzlense ne olacak? Başlangıçta hangi noktadaydı da bu noktaya geldi bilebilecek misiniz? Her çocuk kendine özel. Her birinin zorukları başka başka…

İstanbul’a ilk taşındığımızda İstanbuldaki malum bir vakfın  üst yönetimi bizimle tanışmak istedi ve yemeğe davet ettiler, merkezlerini gezdirip bilgiler verdiler. Bunları yaparken bile şu soruyu sormayı ihmal etmediler “ Hangi HBOT merkezleri sizin? “

Çok şükür hbot merkezimiz yok hatta başka bir işletmemiz de. Üstelik isteseydik pekala olabilirdi. Eğer tenezzül etseydik pek çok hekim gibi primler de alabilir, ilaç firmaları ile organik bağlar da kurabilirdik. Teklif edilmedi mi? Edildi. Üstelik de pek çok kez. Hem yurt içi hem yurt dışı kurumlardan çok istek oldu. Ama eşim bu tür bağlar tedavilerin güvenilirliğini baltalar diyerek legal olanlarını bile hiç bir zaman kabul etmedi.

Etseydik şayet eminim bir veya bir kaç apartmanımız olurdu. Şu an ise kredi borçlarını düştükten sonra elimize kalan İstanbulda  orta halli bir ev parasının ancak yarısı eder.  Oysa günümüz şartlarında yaklaşık 30 yıllık bir uzman hekimin böyle bir tane değil birkaç evinin olması normaldendir.  Olmadı çünki kazandığımızı Otizmi daha iyi anlamak adına  yurt dışı konferanslar ve oğlumuzun tedavisi için kullandık. Elbetteki bu bir seçimdi. Biz bu yolu seçtik. Yurt dışı konferanslara ilaç firmalarının imkanları ile de gidebilirdik. Ancak başkalarına gebe kalmak bize göre değildi, hala da öyle…

Eşimin doktorluğu ya da hastalara yaklaşımını beğenen olur beğenmeyen olur hepsi gözüm başım üstüne. Beğenmeyen tedaviye gitmez. Mesele bu kadar basittir. Daha iyi olduğunu düşündüğünüz birine gidebilirsiniz. Bu en doğal hakkınız. Ama beğenmemeniz, onunla anlaşamamanız ona ve ailesine paracı yaftası takmaya ya da art niyetli yaklaşmaya kılıf olmamalı. Hele de Oğlumun eğitim hakkını elinden alabilecek boyutlara hiç varmamalı.

Gerek bloğumda gerekse facebook paylaşımlarımda kimseyi incitmemeye çalışmaktan ve bazı ortamlarda incitilmekten  artık yoruldum. Bu yüzden de kızlık soyadımla varım internet dünyasında. Ayrıca eşimin hastalarının tıbbi sorularına maruz kalmamak, bir yanlışlık yapmamak adınaydı bu gizliliğim.

Tek istediğim; oğlum için yaptıklarımı  bilmek ve onlardan yararlanmak isteyecek anne babalarla bilgilerimi tecrübelerimi paylaşmaya çalışmaktı. Bunları yazarken de maddi durumu uygun olmayan insanları kırmadan, dökmeden yapmaya çalışıyorum.  En azından evlerinden yapabilecekleri beslenme düzeni, zararlı maddelerden uzaklaşma, devletin imkanları ile nerelere başvurabilecekleri gibi bilgileri paylaşmaya özen gösteriyorum. Aslında yapmaya çalıştığım bir farkındalık oluşturmaya çalışmak hepsi bu.

Bunları yapmayabilirdim de. Neden yapıyorum? Çünki içim şişti ve bir yere kanalize edip dağarcığımda  biriken bilgileri boşaltmak, içimi dökmek benim için bir çeşit terapi gibi…

Memnun olmayanlar olacaktır. Kimsenin kafasına silah dayamıyorum ki istemeyen okumaz mesele bu kadar basittir.

Tüm insanlığın önyargılarından arınması dileğiyle otizmli çocuklarımıza ve yaralı ailelerine sevgilerimi gönderiyorum. Her kim kabul ederse…..

Bu kadar uzun bir iç döküşü okuduğunuz için de ayrıca çok teşekkür ederim.

Serpilgül Vural (Kınacı)

Not: Aslında ben kendimi tam olarak saklamadım da… Alternatifannedeki annelerin babalar günü için eşlerine yazdıkları yazı da adımız apaçık var.

About the author

admin

10 Comments

Click here to post a comment

  • bu yaşantıyı yaşayanlar bilir hayatın nekedar zor oldugunu ama yinede mücadeleyi bırakmamaklazım her yaşanmış tecrübe ışıkolması dilegi ile

  • İnsanlar armut piş,ağzıma düş mantığında,kimsenin parmağını kıpırdatmadan,kaderine razı gelmişliği karşısında,siz uğraş vermiş,bir çok bilgi edinmiş,evladınızı taşıyabildiğiniz ölçüde ileri taşımışsınız,otizm karşısında yapılabilecek şeylerin var olduğunu görmüş,ancak kemikleşmiş zihinlere anlatamamışsınız,bilim adına yapılan güzellikleri ise kara zihniyetler yok etmiş,çok yazık,bari bildiklerimi hayrıma paylaşayım demişsiniz,her iyi şey gibi bunu da kötüye kullanmışlar,Otizm endtitüsü gerçek olsaydı eğer,belki de ,şimdi,otizm kurbanları daha az,belki de hiç olmayacaktı…otizmliler adına konuşmuşlar,karar vermişler,otizmli ve ailesine sormadan o güzelim oluşumu yok etmişler…bunun günahının altından nasıl kalkacaklar?Anlamadan denemeden,ön yargıyla karşı çıkmak,hiç de masum değildir,altında çıkarlar yatıyordur.Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovuluyor ne yazık ki.Ne olursa olsun,Serpilgül Hanım,siz bizim için değerlisiniz

  • Serpil abla ben sizi ve yaşadıklarınızı takdir ediyorum istemeseydiniz hiç anlatmazdınız..en çok okuduğum bilgilendirme yapan ender bir site..siz bize ve okumak bilgi sahibi olmak isteyen herkese ışık olmaya devam edin..Tüm sevgilerimle öpüyorum..

  • canım şu anda yaşadıklarının eğitim versiyonunu da ben yaşıyorum.2 yıl gece gündüz mücadele edip açtırdığımız okula adamın biri gelip krallığını ilan ediyor,çocuklar umurunda bile değil.herkes biliyor ama kimse bir şey yapmıyor.ahbap çavuş meselesi.bir an geliyor insan inancını,umudunu,direncini kaybediyor.

  • serpil hanım sitenizden ve sizden pek çok bilgi edindik.Umarım yazmaya devam edersiniz.Ben şahsen oğluma imkanım olsada eşinizin uyguladığı tedaviyi cesaret edemeyebilirdim.Ama hayat bu hiç belli olmaz.Tam bilgi sahibi olmak gerekir ve biz de öğrenmeye çalışıyoruz.Çalışmalarınız sizi buralara kadar getirmiş.Bu yolda siz de bizi bilgilendirmiş oluyorsunuz.Kolay gelsin.

    • Teşekkür ederim Selma hanımcım. Eşime gidilsin amacı ile paylaşmıyorum bildiklerimi. Amacım sadece dünyada neler oluyor bilinsin istemem. Zaten her çocuk o kadar farklı ki… Aklınıza takılanları öğrenmek ya da üniversiteden bir hoca ile bilgilenmek isterseniz cerrahpaşada prof dr Ahmet Aydın da var. Bu konular sadece eşim tarafından takip edilmiyor zaten. Ahmet beyin asistanları da var …tatlı oğlunuzu ve kızınızı çok öpüyorum sevgi ve sağlıkla kalın.

  • Yaziniz tek kelimeyle harika . Duygularinizi cok guzel ifade edebilmisiniz. Olusturdugunuz site, yazilar cok bilgilendirici. Otizmle ilgili yeni cikan makaleleri paylasmaniz da bizim icin oldukca onemli. Bunun icin size ayrica tesekkur ediyorum. Bir kac ay once gazetelerin birinde Down sendromlularla ilgili bir merkez acilmisti Istanbulda . Bu tur ailelere yardimci olmak icin. Insallah otizmli ailelere yardimci olabilecek boyle merkezler kurulur. Ulkemizde otizmli ve otistik sayisi oldukca fazla ve gittikce cogaliyor. Dilegim birileri bu sesinize kulak verir ve cocuklarimizin karanlik dunyasina isik olurlar.

    • Güzel sözleriniz beni çok motive etti Nevin hanım. Çok teşekkür ederim. Bizim dileğimiz de otizmlilerin sağlık sorunları ile ilgilenen bir merkezleri olması yönünde. Ancak o kadar çok sorunumuz var ki eğitimden tutunda yaşam alanlarına kadar… Onlar halledilememişken böyle bir şeyi beklemek lüks olarak algılanıyor maalesef.

  • Serpil hanim kurdugunuz site sayesinde insanlari bilgilendiriyorsunuz, onlara yol gosteriyorsunuz, dusuncelerini paylasmalarina izin veriyorsunuz. Bu bile oldukca onemli. Otizm dunyasi ile bu konuda ilgili hekimleri tanitiyorsunjuz. Alternatif anne de guzel yazilarinizi paylasiyorsunuz. Hele Birsen ile olan roportajiniz oldukca bilgilendiriciydi.
    Bu sene kitap fuarindan Prof. Dr. Ahmet Aydinla esinizin ortak cikardigi Otizme Cozum Var kitabini aldim. Kitab basli basina bir kilavuz. Akliniza gelebilcek tum sorulara cevap olabilecek her turlu secenegi yazmislar. Sizin araciliginizla herkesin bu kitabi almasini tavsiye ediyorum. Size calismalarinizda kolay gelsin diyorum. Bizi aydinlatmaya devam edin. .

  • Anlattıklarınızın bir çoğuna ne yazık ki şahit oldum. Mücadelenizi çabalarınızı gören birisi olarak iyi ki tüm iyi niyetinizle varsınız, iyi ki tanıdım sizi…

Kategoriler

Ekemiş Posta Kutunuzda

Arşivimiz

error: Content is protected !!