Ana sayfa Otizm

Hoş Geldin EYLÜL !!!

eylül 2

Eylül ayı herkese çeşitli sebeplerle hüzün, bitiş veya başlangıçları çağrıştırır.

Oldum olası eylül ayının yeri bende hüzün durağıdır.

“ Yine ne saçmalıyor bu hatun ? “ diyenleriniz de olacaktır elbette. Daha çocuk yaşlarımda bile eylül hüzündü bende…

Oğlumun otizmli olma olasılığını da bir eylül ayında işittim.

Benim için bir milattır o eylül….

Otizmden önce, otizmden sonra….

Hadi şimdilerde yaş 50 ye dayandı da ondan bu hüzün diyelim. Gencecikken, hatta çocukken niye böyle hissederdim ?…

Başıma gelecekleri önceden mi sezmiştim ?…

Çocukluğumda oynamayı zıplamayı pek seven, hayaller kuran, daldan dala zıplayan bir halim vardı. Oyundan ders çalışmaya eli değmeyen bir yaradılışı olunca insanın, okul açılsın, dersler başlasın isteği de pek olmuyor haliyle…

Bir tek orta öğrenim çağların da sevmiştim Eylül’ ü…

Alpay’ın meşhur şarkısı “ Eylülde Gel “ eşliğinde  okullara koşar adım giderdik, hiç gocunmazdık doğrusu…

Şimdi düşününce,  o yıllarda duygular ne kadar saf ve temizmiş…

Hatlı telefonlar bile öyle her evde yok, televizyon tek kanallı ve siyah beyaz. Dolayısı ile aşklar, öyle seviyeli ilişki moduna da geçmemiş, geçememiş…

Hoşlandığın bir genç varsa, onu görmek için yazın bitmesini bekleyeceksin veya o da senden hoşlanıyorsa, evinin önündeki sokağı arşınlamasını izleyeceksin. Hepsi bu !

Pek çoğumuzun aşk hayatı bundan ibaretti…

Eylül ayı, beni son yıllarda katmerli hüzne boğuyor. Vaktiyle pek de koşarak gitmediğim okul sıralarına oğlum otizmin zorlukları nedeni ile kavuşamadı. Bu günlerde, benim okula koşarak gittiğim yaşlara geldi…. Ne uzaktan bakıştığı, ne de park köşelerinde saklıca elini tuttuğu bir sevdiceği var…

Vazgeçtim o yıllardaki romantizmi yaşamasından da bari iki satır mesaj attığı bir yavuklusu olsaydı…

İlerleyen yıllarda, belki hepsi fazlasıyla olacak. Gelecek ne getirir bilemeyiz elbette…

Ama yaşanmamış yıllar geri gelir mi?

Ya da aynı hevesle yürünür mü ?

Bilmem, bilemem…

Herkesin evladı için okul hazırlıkları yaptığı bu günlerde sadece  seyirci olma duygusu içimi azıcık burksa da sağlıklı çocuklarımızın öğrenim hayatı,  bir türlü dikiş tutmayan eğitim sistemimiz ve  yaşanan yap bozlar, çok can sıkıcı…

Bizler, Otizmli çocuklarımızın eğitim sorunları çözülsün umudu ile öneriler sunup, kapılar aşındırıyor ve her yıl yeni bir hüsranla kaderlerimize terkediliyoruz. Umutlarımız ise her geçen gün biraz daha köreliyor.

Çocuklarımızın gelecekte devlete ve aileye yük olmasını engellemenin en birinci yolu düzenli ve sürekli eğitimken sorunlar diz boyu…

Yeterli sayıda ve nitelikte özel eğitimcimiz yok. Her vatandaşın hakkı olan haftada en az 30 saatlik ücretsiz eğitim hizmetinden bile  yoksunuz.

Normal eğitimden yararlanabilecek az sayıdaki otizmli evladımız ise okullarda istenmiyor, dışlanıyor ve sistem dışına itiliyorlar.

Oldum olası eğitimde

hep bir sistemsizlik

hep bir plansızlık hakim …

Her yeni yönetimle azıcık umutlanacak olsak, bir şeyler  değişiyor ama bir çok şey de  sarpa sarıyor, evlatlar büyüyor, geçen ve kaçan zaman geri gelmiyor…

Biz aileler, bir gün elbet toprak olacağız.

Bu sistemsizlik içinde çocuklarımız, sizin değilse de evlatlarınızın sırtında bir yük olacak…

Oysa bunu değiştirmek sizin elinizde.

Biraz ilgi, bilgi ve destekle çözümsüz sorun kalmaz….

Ey Otizmle organik bağı olmayan memleketim, eşim, dostum, arkadaşım, yöneticiler !

Düşün taşın, karar ver ve uygula !

Yarın çok geç olacak !

CDC rapolarına göre Otizmli doğma olasılığı artık 1/50  unutma !

About the author

admin

Add Comment

Click here to post a comment

Kategoriler

Ekemiş Posta Kutunuzda

Arşivimiz

error: Content is protected !!