Bu ayki dosya konumuzun’’ Küçük Şeyler ‘’ olduğunu duyunca otizmli annesi olarak ‘’küçük şeyler bizim işimiz, bunu yazmak benim için çocuk oyuncağı’’ dedim kendi kendime.
Bizim hayatımız zaten küçük küçük adımlarla yol almaktan ibaret. Bu sebeple bunu yazmak örneklemek,anlatmak ve bir yazı oluşturmak benim için işten bile değildi.
Fakat daha sonra derinlemesine düşününce küçük küçük biriken şeylerin sadece başarılarımız olmadığı gerçeği ile sarsıldım.
Evet başarılarımız damlaya damlaya göl olur misaline uygun küçük başarılardan kocaman bir okyanusa doğru yelken açıyordu…
‘’Hangi çılgın bize zincir vuracak şaşarım,engelleri çiğner bir bir aşarım’’ bizim zaten sloganımız olmuş…
Bu dünyada benim yavrum da var. O da başaracak, başarıyor,başardı derken….
Derken… Neden derken dedim? Bunun cevabını yazımın ilerleyen kısımlarında göreceksiniz.
Evet bizim işimiz küçük şeyler, küçük adımlar atıp büyük yollar katetmekten ibaret.
Beni otizm anneleri gayet iyi anlarlar.Biz hep küçük adımlara ,küçük gelişmelere razı,
bundan büyük mutluluklar yaratmasını ya da beklemesini bilen anneleriz…
Evladımıza otizm tanısını aldığımız andan itibaren bizlere hep küçük gelişmelere razı olmamız söylenir. Her fırsatta da hatırlatılır. Hatırlatmasalar ne gam ..
Biz zaten bunu yaşayarak öğreniyoruz.Yaşam bize bunu her fırsatta hatırlatıyor…
Mesela çocuğumuzdan ilk beklentimiz her anne gibi tuvalet alışkanlığı kazanmasıdır.Bunu başarmaları bazen yıllar sürer ya da ergenlik çağına gelip de kazanamayanlarımız da vardır. Bir çok anne için küçük bir ayrıntıdır, sadece alt temizlemekten kurtulup, hem çocuğun hem annenin özgür olmasına olanak sağlayan küçük bir başarıdır.
Bizler ise biliriz ki bunu başarmak küçük bile olsa yıllar sürmüştür ve gelecekteki büyük gelişmelerin habercisi olabilir.
İstediği şeyi parmağıyla göstermesi küçük bir gelişme gibidir.Ama bu daha büyük gelişmelerin habercisidir.İletişim kurmaya başladı, zamanla istediği şeyin adını da söylemeyi öğrenecek demektir.
Önce tek kelime ile konuşmaya başlar,ondan cümle kurmasını bile beklemeden konuşmaya başladı diye sevinir zil takıp oynarız. En azından ağrısı varsa söyleyebilecek kadar konuşmaktadır. Küçük bir adımdır ama bizler için çok büyüktür.
Bunlar gibi yüzlerce örnek vermek mümkün.
Çünki bizim hayatlarımız küçük küçük şeylerden bir bütün yaratma gayretinden ibarettir. Yaptığımız tıpkı puzzle’ın parçalarını birleştirip dev bir tablo yaratmaya benzer.
Kısacası biz küçük şeylerden mutlu olmayı çoktan öğrendik.Küçük şeylerin bütünün bir parçası olduğunu da zaten biliyoruz….
Ama unuttuğumuz bir şey var. Hep mutluluklar küçük küçük birikip göl olmaz.
Bazen küçük küçük üzüntüler,içinize attığınız küçük sözler birikir birikir bir gün gelir boyunuzu aşan bir göle dönüşebilir.
Dikkat etmez kendimize mutlu olma şansı vermez, zaman zaman kaçamaklar yapıp kendimiz için de mutlu olmayı öğrenemezsek birgün barajın bendi yıkılır ve biz o suyun girdabında boğuluveririz.
Çoğumuz farketmez,ancak yıllar geçtikçe anlarız yorgunluğumuzu,bitkinliğimizi…
Sabrımız azalmış, kalp kırmaya başlamışızdır ya da evimizin en küçük işini bile yapacak gücümüz kalmamıştır.
Çünkü küçük diye önemsemediğimiz olumsuzluklar,mutsuzluklar,
Bizi zamanından önce yorup, bitirebilir. Ruhsal ya da fiziksel hastalıklara yakalanmak işten bile değildir.
İşte yine bu sebeple kendimize küçük küçük mutluluklar,kaçamaklar armağan etmeyi de bilmeliyiz. Bilmiyorsak da öğrenmek için çabalamalı,elimize geçen her fırsatı değerlendirmeliyiz.
Unutmayalım ki biz ne kadar sağlıklı ve mutlu isek çocuklarımız da o kadar sağlıklı ve mutlu olacak.
Onların hayatında zaten misafiriz.
Bu misafirliğin uzaması da en büyük dileğimiz değil mi?
Hayatınız da küçük mutluluklardan bol bol olması dileğiyle…
Serpilgül Vural Kınacı
Add Comment