Ana sayfa Eğitim Otizm Özel Eğitim Sağlık Uzmanlarımızdan

Konuşma Bozuklukları Uzmanı Çiğdem Gülerman’dan Konuşma Bozuklukları ve Terapisi (1)

Uzman Çiğdem Gülerman’ın kaleminden çocukluk ve yetişkinlikte rastlanan konuşma bozuklukları yazı dizisi….

KONUŞMA BOZUKLUKLARI  ve TERAPİSİ

Konuşma kişinin kendisi ve çevresiyle dengeli ilişki kurma ve sürdürmesine yarayan iletişim biçimidir. Geleneksel sesli sembollerin kullanıldığı bir sistemdir. Konuşma sözel dile dönüştürülmüş düşüncelerin insan sesleri yardımıyla dışa vurulmasıdır. Hepimiz duygu ve düşüncelerimizi birbirimize aktarma ihtiyacındayız. Bu nedenle konuşma çok önemlidir. Temeli doğuştan olan, ancak sonradan öğrenilen bir beceri olduğu için, öğrenmeyi etkileyen etmenler konuşmanın öğrenilmesini de etkiler.
 
Konuşma Bozuklukları ve Terapisini iki ana grupta incelemek gerekir;
 
1- Yetişkinlerde görülen konuşma bozuklukları,
 
2- Çocuklarda görülen konuşma bozuklukları,
 
YETİŞKİNLERDE GÖRÜLEN KONUŞMA BOZUKLUKLARI ve TEDAVİSİ 
 
1- AFAZİ: 
 
Beyin hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkan lisan bozukluğudur.
 

Önceden normal olan fonksiyonların;
.Konuşma
.İsimlendirme
.Duyarak anlama
.Okuma
.Okuduğunu anlama
.Yazma (kendiliğinden, söylenileni, bakarak)
.Sesli okuma
.Tekrarlama
.Şekil kopya etme
.Hesap işlemleri  bozulmasıdır.
Bir veya bir kaçının bozukluğu görülür.
 

Bu fonksiyonlar; beynin dominant yarımküresinde yer alan özel merkezlerde ve bu merkezler arasındaki bağlantı yollarında gerçekleşir. Büyük çoğunlukla, lisan fonksiyonları sol beyin yarımküresindeki alanlarda gerçekleşir. Sağ elini kullananların hemen hepsinde, sol elini kullananların da, yine yarısından fazlasında sol beyin yarımküresi dominanttır. Hareket kontrolü açısından çapraz bir durum söz konusudur. Sol beyin yarısında oluşan lezyon sonucunda sağ beyin yarısında kuvvet kaybı (felç-inme) ve konuşma bozukluğu (afazi) görülür. Lezyonlar akut, subakut ve kronik gelişimli olabilir. 

Bağlı olduğu nedenler şöyle sıralanır;
1-Serebrovasküler hastalıklar (Beyin damarlarının kanama veya tıkanması dolayısıyla ilgili olduğu alanı kanlandıramaması)
2-Beyin tümörleri
3-Kapalı ve açık kafa travmaları
4-Epilepsi
5-Dejenerantif hastalıklar
6-Enfeksiyonlar
7-Multiple skleroz
8-Migren

Hangisi olursa olsun, hastanın Afazi Testi ile değerlendirilmesi ve test sonucuna göre tedavinin planlanması gerekir. Afazi testinin konuşmanın ortaya konması, duyarak anlama, okuduğunu anlama, seli okuma tekrarlama, yazma, sayısal işlem yeteneklerini ölçebilmesi gerekir. Ek olarak hasta ile ilgili yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, el kullanım baskınlığı, öz geçmişteki hastalıklar, diğer nörolojik bulgular ile ilgili bilgileri içeren bir bölüm olmalıdır. Lisan ülkeden ülkeye değişen çok farklı kurallar içerebilen  ve kültürel düzeyden etkilenen bir fonksiyonlar bütünü olması nedeniyle, Afazi Değerlendirmesinin özel koşullar dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.


Afazi testinin ne zaman yapılacağı da önemli bir konudur. Akut olgularda ne fazla aceleci olmalı, nede gereğinden geç kalınmalıdır. İlk değerlendirme için afazik tablosunun stabil hale gelmiş olması ve şuur bozukluğu bulunmaması gerekir. Bunun için en ideal zaman ilk 7- 10 gündür. Gün içerisinde hastanın iletişim gözünün en yüksek olduğu saat göz önüne alınarak uygulanmalıdır. 
 
Afazikler değişik ruhsal tepki gösterebilir. Bu tepki konuşmaları tutuk ve derdini anlatamayanlarda daha çok depresyon ve yalnız kalma eğilimi biçiminde, konuşmaları akıcı ve karmaşık olanlarda ise aşırı duygusal davranışlar şeklinde ortaya çıkar.
 
Afaziden düzelme faktörleri sebebine, hastanın yaşına, cinsine, eğitim düzeyine, lezyonun yeri ve genişliğine, afaziye eşlik eden diğer nörolojik bulgulara, afazinin oluşmasından itibaren geçen süreye ve rehabilitasyonun etkisine bağlı olarak değişir. 

 

En çok rastlanan iki afazi tipinden ilki. Motor Afazi (Broca Afazisi – Akıcı olmayan Afazi) dir. Konuşmanın tutuk, anlaşılması zor ve kelime köklerinin yalnız başlarına kullanımlarından  ibaret olduğu, duyarak anlamanın az, okuduğunu anlamanın daha fazla etkilendiği, tekrarlama fonksiyonunun bozuk olduğu, ağır kelime bulma güçlükleri dolayısıyla isimlendirmenin neredeyse imkansız hale geldiği yazı örneğinin konuşma çıkışına uygun olarak bozulduğu bir afazi tipidir. Sağ kol ve bacakta kuvvet kaybı, konuşma kaslarında kontrol yetersizliği ile seyreder. Başlangıçta silik olan duyarak anlama bozukluğu kısa süre içinde toparlanır. Okuduğunu anlama bozukluğu daha yavaş bir seyirle ama belirgin biçimde düzelir. Konuşma, tekrarlama, sesli okuma, isimlendirme, yazma ve hesap işlemlerine yönelik çalışmalara ağırlık verilir.
 
Diğer akıcı afazi ( Wernicke Afazisi) dir. Konuşmanın akıcı engelsiz fakat anlam açısından isabetsiz olduğu, duyarak ve okuyarak anlamanın belirgin biçimde bozulduğu, tekrarlamanın mümkün olmadığı, isimlerin anlaşılmaz,yanlış kelimelerle bozulduğu, yazı örneklerinin de konuşma çıkışına uyduğu bir afazi sendromudur. Çok hafif kuvvet kaybı tabloya eşlik edebilir. Öncelikle anlama fonksiyonlarına yönelik çalışmalara ağırlık verilir.  
 
Afazik hastalarının psikososyal problemlerinin kökeni, daha önceden her yönüyle normal yaşam sürdüren kişilerin birden bire hem fiziksel, hem de iletişimsel büyük bir yıkıma uğramalarıdır. Afazinin başlangıcından itibaren hastanın yakınları bu durum hakkında geniş ölçüde bilgilendirilmeli ve hastaya yönelik olarak anlayışlı olmaları sağlanmalıdır. Hastadaki düzelme görünürde en ufak işaret yakınları ve terapisti tarafından desteklenmelidir. Hastanın uykusuz, yorgun, sinirli olduğu anlarda  tedaviye zorlanmaması gerekir. Hasta bir şey söylemek istediğinde konuşma şansı vermek, sabırsızlık yaparak engellememek,başlangıçta hatalı harfleri düzeltmeye kalkışmamak doğru yaklaşım olacaktır.Bir önceki başarısı ile değil, sadece ilk afazik durumu ile şimdiki durumu kıyaslamak gerekir.  
 
Dr. H. Gardner, bir çok insanın eskiden beri odaklanmış oldukları mantıksal zekadan (matematik ve fende başarılı olmamıza yarayan şablonları tanımlamamıza, mantık ve tümden gelim algısı için gerekli olan zekadan) daha fazlası olduğunu tespit etti.Mantıksal zeka IQ   testleriyle ölçülebilen zekadır ve onlarca yıldır zeka olarak anılan tek eğilim budur. Dr. Gardner zekayı farklı görmüş ve mantıksal zekanın yanı sıra altı adet başka zeka türü tanımlamıştır.
 
Bu zeka türlerinden dört tanesi şöyledir; yazı yazmamızı, iletişim kurmamızı, diğer dilleri iyi öğrenmemizi sağlayan sözel dilsel zeka; sesleri, perdeleri, ritimleri algılamamızı ve beste yapıp müzikte başarılı olmamızı sağlayan müzikal zeka; bedenimizi ve kas sistemimizi becerikli bir biçimde ( dansçılar, sporcular, jimnastikçiler gibi) kullanmamızı sağlayan bedensel-kinestetik zeka; alanlardaki kalıpları tanımaya ve alanı yaratıcı biçimde kullanmaya yarayan görsel-mekansal zekadır. Mimarlar, inşaatçılar, geometride başarılı olanlar ve görsel sanat yaratıcılarının çoğu görsel-mekansal zeka kategorisindedirler.
 
Dr. Gardner tarafından tanımlanan diğer iki zeka türü ise, diğerlerinin eğilimlerini, motivasyonlarını ve arzularını anlamamızı sağlayan kişilerarası sosyal zeka ile kendi eğilim, motivasyon ve arzularımızı anlamamıza yarayan kişisel içsel zekadır. Bu zeka türleri sosyal dünyada bize yol gösteren çok önemli rehberlerdir. Şu an bu satırları okurken sözel-dilsel zekanızı kullanmaktasınız. Zeka türlerinden hiçbiri diğerleri olmadan varlık gösteremez.
Örneğin şu an müzikhal zekanızı hiç kullanmıyormuşsunuz gibi gelse de, müzikal yetenek, dili kullanmak ve anlamakla ilintilidir, çünkü dil ; ritim algısı, işitsel yetenek, sözel ifade ve dinlemeyi gerektirir.  Bir şey okurken sayfaya yazılmış sözcükleri deşifre edip ne anlattığıma, ne tasarlayıp neyi anlamanızı istediğime karar verirken kişiler arası sosyal zekanızdan faydalanıyorsunuz. Ayrıca karşılık vermek, tepki göstermek ve okuduklarınız arasından geçerek kendi tavırlarınızı hissetmek için de kişisel zekanız işbaşında oluyor.
 
2 – DEMANSİYEL KONUŞMA BOZUKLUKLARI 
 
Demans günlük yaşantıdaki olağan aktiviteleri devam ettirememe şeklinde tanımlanabilir. Demansta bellek, dikkat konsantrasyonu,  planlama, düşünme, konuşma gibi fonksiyonlarla beraber, davranış kontrolü ve duygulanım mekanizmaları da etkilenir. Normal zihinsel yaşlanmada, günlük yaşamı belirgin olarak etkileyen beyin hücrelerinin kaybı söz konusudur. Bu kaybın miktarı ve hızı artarsa beyin normal fonksiyonlarını yerine getiremez hale gelir ve demans tablosu ortaya çıkar. 
 
ALZHEIMER Demansı, demansların en büyük grubunu oluşturur. Hastaların yaklaşık %30’nda ailede bunama öyküsü vardır. Bununla beraber  genetik risk faktörleri tek başına yeterli değildir. Hastalığın ortaya çıkmasında beyin dokusundaki iltihabi durum, beyin hücrelerinin enerji gereksinimini karşılayan damarlardaki kanama veya tıkanma gibi mekanizmalarda etkilidir. Soyut düşünme ile ilgili sorunlar, yargılamada bozulma, mesleki beceri ve sosyal aktiviteleri etkileyen bellek yitimi, cisimleri ve yüzleri tanıma yetisinde kayıp, kişisel eşyaların sürekli olarak yanlış yerlere konulması, kişilik ve davranış değişiklikleri, yol- yön tahininde güçlük, depresyon, zaman ve mekan algısında bozulma ve KONUŞMA BOZUKLUKLARI (Özellikle isimlendirme bozukluğu)ile seyreder.
 
Kadınlarda erkeklere oranla Alzheimer hastalığına yakalanma sıklığı daha fazla bulunmaktadır. Depresyonun olumsuz etkileri bildirilmektedir. Düşük eğitim düzeyinde hastalığın sıklığı artmaktadır. Ciddi kafa darbelerinin risk faktörü olabileceği düşünülmektedir. Hipertansiyon, hipotansiyon, kan yağları yüksekliği, sigara kullanımı, tip 2 diyabet, damar sertliğinin, Alzheimer hastalığı olasılığını arttırdığı düşünülmektedir. 
 
Başlangıçta isim hafızası kusurlu olduğu halde, lisanın diğer yönleri korunmuştur. Ancak lisan ve iletişim zamanla daha da etkilenir. Anlatım gücü gittikçe azalır, özet hale gelebilir veya yok olabilir. Geç dönemlere kadar işitsel anlama normal kalsa da, okuma ve yazılı ifade bozulur. Hesap yapmada bozukluk ve önceden bildiği yollarda kaybolma başlar. Daha geç dönemlerde kendi kendine giyinemez, beslenemez, tuvaletine özen göstermez ve devamlı bakım gerektiren duruma  gelir. Erken evrelerde okuma, bulmaca çözme gibi zihinsel işlevleri desteklemenin, yapabildikleri her işi desteklemenin, günlük faaliyetler ve ev işleri ile ilgili sorumluluk vermenin kişinin yeteneklerini daha uzun süre koruması yönünden faydası vardır.
 
KONUŞMA TERAPİSİ’ nde isimlendirme, okuma, yazma , hesap gibi fonksiyonlara sağ- sol ayrımı saat ve gün takibi, mekan algısı gibi faaliyetlere, obje tanıyamama gibi aksamalara yönelik ve sosyal ilişki  dramalarını da kapsayan destek tedavisi uygulanır. Kelime ve şekil – bellek çalışmaları, dikkat çalışmaları yapılabilir. 
Otizm,Disleksi,Down Sendromu, Kekemelik ve Serebral Palsi(CP) gibi Çocuklarda görülen konuşma bozuklukları ile devam edeceğiz…..

Konuşma Bozuklukları Uzmanı 
Çiğdem Gülerman

 

 

About the author

admin

1 Comment

Click here to post a comment

  • Hocam merhaba annem 2 ay önce sağ taraf felç olması ile birlikte algı ve konusma becerisini de kaybetti rizede yasadıgımız için fizik tedaviye 1 haftadir burda basladık fakat konusma terapisti ne yazık kı bulunmuyor 2 ay sonra istanbula geleceğiz ama öncesinde bize önerebileceğiniz bir sey var ise yapmak isteriz. Balon şişirtme sakız çigneme o,a,ı, e gibi sesleri cıkartma görsel nesneler ile isimlerini söyleme gibi, hastamızın durumunu kısaca anlatmak isterim; algıda hala dönemsel git geller yasıyoruz bizi bazen anlamıyor. Sürekli aynı harfleri çiziyor A E N gibi, okuma becerisi tam olarak yok agızdan cıkan sesler abanababbabbbb seklinde hastamız 65 yasında rakamları tanıyor görsel olarak el işaretlerini cok kullanmıyor hayır gel git gibi zorluyoruz ama yapmıyor desteğiniz için şimdiden tesekkürler.

Kategoriler

Ekemiş Posta Kutunuzda

Arşivimiz

error: Content is protected !!