Ana sayfa Eğitim Genel Otizm Özel Eğitim

Otizmde Abartılmış Tanı Kriterleri Vardı Da DSM-V İle Aşağıya Mı Çekildi?

DSM-VÇoğumuzun bildiği üzere, Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013’ün mayıs ayında yeni otizm tanı kriterlerini yayımlamıştı.

Otizm tanı kurallarındaki değişiklikle Otizmli birey sayısı 1/3 oranında azaldı denilmekte ama, bazı uzmanların görüşü, bu kriterlerin binlerce çocuğu teşhissiz bıraktığı yönünde

Her ne kadar kişileri kategorilere ayırmayı doğru bulmuyor olsam da söz konusu çocukların gelecekleri olunca, akan sular duruyor. Çünkü gelişim geriliğine sahip çocuklar, teşhis alamazlarsa otomatik olarak bazı sosyal ve eğitsel desteklere erişim imkanlarından da mahrum kalıyorlar.

Birçok ülkede kurallar önemli olarak görülüyorsa da otizm tanısı için kullanılan kurallar amaç değil araçtır.

Amerika’da New York Columbia Üniversitesi Hemşirelik bölümü araştırmacıları, mental bozuklukların tanısal ve istatistiksel el kitabındaki değişikliklerin etkisini belirlemek için bir literatür taraması yapmışlar.

İlgili çalışmanın verileri; yeni kurallar kullanıldığı zaman, tanı alan çocuk sayısında % 31 oranında bir düşüş gerçekleştiğini ortaya koymuş.

Araştırmanın lideri Dr Kristine Kulage ;

Bu çalışmamızda gördüğümüz gibi, eski kriterler altında otizm teşhisi almış bir çocuğun yeni kurallara göre otizm tanısı almıyor olması endişe uyandırıcı olmaktadır. Yeni kriterler kullanılırken, otizm tanısı konulan kişilerin sayısında % 22 düşüş, yaygın gelişimsel bozukluk tanısında ise %70 düşüş olmakta. “ diyor ve ekliyor:

Otizm spektrum bozukluğu eski kriterlere göre; Otizm, Asperger ve yaygın gelişimsel bozukluk olarak 3 ayrı kategoride sınıflandırılmaktaydı. Revize kriterlere baktığımızda ise, daha sınırlı bir dizi oluşması sebebiyle bu alt gruplar ortadan kalkabiliyor. Mesela, önceden sosyal iletişim bozukluğu denilen; iletişim zorlukları var ama otizmle ilişkili diğer özellikleri bulunmayan bireylerin teşhisi, yeni kategoride yerini bulamayabiliyor. Özellikle, Asperger bozukluğu tanısı konulan kişilerin sayısında önemli düşüşler gözleniyor.

Potansiyel gelişimsel gecikmeleri bulunan savunmasız bazı çocukların tanı ve tedavi şansını kaybetmelerine neden oluyoruz. Birçok durumda, çocukların sağlık yardımları, eğitim desteği ve sosyal hizmetlerden yararlanabilmeleri için otizm tanısı almaları gereklidir.”

İngiltere’de ise yeni kuralların tanıda önemli bir etkiye sahip olduğu düşünülmemekte.

İngiltere Ulusal Otizm Derneği Merkezi Direktörü Carol Povey;

“DSM çok etkili olsa da, İngiltere’de kullanılan ana kriterler için bir set oluşturmaz. Bu sebeple ülkemizde her hangi bir acil değişiklik olacağını sanmıyoruz. Kendi ana kriterlerimizle Otizm ve Asperger sendromu bu ülkede zaten teşhis edilir.

Asperger Sendromu terimini kendi kimliğinin parçası olarak gören bazı insanların, tanısını kaldırmak onlar için endişe vericidir. Şu anda Asperger sendromu olanlar da dahil otizm spektrum tanısı olan tüm bireyler, kendi tanılarını koruyacaklardır “ diyor.

Bildiğiniz gibi Otizmli insanlar, iletişim zorluğu, yüz ifadelerini yanlış yorumlamak ve arkadaşlık kurmada zorluk eğilimindedirler. Otizmliler, rutinlerine bağımlı, kendi ortamındaki değişikliklere karşı son derece duyarlıdırlar ve bulundukları toplum için uygun olan çıkarlardan ziyade kendi odaklandıkları konu üzerine yoğunlaşmış olabilirler.

Her ne kadar belirtilerin şiddeti değişse de erken tanı ve tedaviye erişimin, ilerleyen dönemlerde daha iyi sonuçlara ulaşmayı mümkün kıldığı da kanıtlanmıştır. Erken teşhis ve tedavinin önemli ve belirleyici olduğu bu kadar netken, küçük yaşta basit gibi görülen bazı gelişim problemlerinin tanı dışı kalması ile sonuçlanması gelecek adına endişe verici olabilir.

Ülkemizdeki uzmanların görüşlerini de bilmek isterdim. Bu konuda görüş bildirmek isteyen uzmanlara kapım her daim açık…

Sevgi ve umutla…

Serpilgül Vural

Kaynak: http://www.dailymail.co.uk/health/article-

Kategoriler

Ekemiş Posta Kutunuzda

Arşivimiz

error: Content is protected !!