Bu yıl Otizm, Nisan ve Farkındalık konulu yazılardan yazmayacağım dedim kendi kendime. İğneyi önce kendime batırdım ve çuvaldızı tüm gölge edenlere batırmak üzere aldım sazı elime…
Konumuza geçmeden önce Otizm nedir bilmiyor ilk defa bir Otizm yazısı okuyorsanız önce sayfanın altındaki Otizm tanımını okumanızı öneririm.
Günümüzde 50 doğumda 1 çocuk Otizm tanısı alırken çemberin daraldığını Fark Edenlerin artması dileğiyle, maksadını aşan cümleler kurmadan, Otizmli bireylere hizmet eden mesajlar verebilmeyi umuyorum.
Otizm ile ucundan da olsa bir şekilde tanışmış hemen herkesin bildiği gibi, 2 Nisan, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edilmiştir.
Otizmli yakını olmadıkça ya da bu konuda profesyonel çalışmalar yapıyor olmadıkça Otizmi anlayabilen çok az insan olabileceği düşünülmüş sanırım ki Nisan Ayının tamamı Otizm Farkındalık Ayı olarak kabul görmüş ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmaya başlanmış.
Hoş yapılıyor da ne değişiyor? Hala çoğunlukla derdi olanlar koşturuyor, çemberin dışında kalanların bir kısmı olaya sadece kendi penceresinden bakıyor. Zira bu populasyonun ‘’Genleri en birinci sınıf’’ olduğundan radyasyon bile işlemez…
Bu kez biz büyükler susalım çocuklar konuşsun diyorum…
Efe, Ayla, Nisan, Cuma, Elif, İpek, Çağrı, Çağdaş, Derya, Demir, Tuğra, Mehmet, Ayşe ve niceleri kendini anlatabilse daha da doğrusu yeterince anlatabilse ne derdi? Biliyorum kendini ifade edebilen, haklarını arayabilen Otizmli birçok birey de var ama ya ifade edemeyenler…
Ben Elif olsam mesela önce şu soruyu sorardım;
Farkındalık Gününe neden ihtiyaç duydunuz? Bizi fark etmeniz için neden böyle bir güne ya da koca bir Nisan Ayına ihtiyaç duydunuz? Karşınızda gelişim geriliği gösteren, farklı öğrenen, farklı düşünen, duyuları ve metabolizması farklı çalışabilen, belki de sizin normlarınızdan uzak durmayı tercih eden bizleri, anlamaya çalışmak, karşımıza çıkan engelleri aşmamızın yollarını sunmak dururken neden “FARK ET” diyorsunuz?
Bizi bizden iyi düşündüğünü iddia eden Siz Norm İçi Bireyler ‘’FARK ET ‘’ dediniz, düşündünüz ve planladınız ve en önemlisi siz FARK ETTİNİZ de neyi değiştirdiniz hayatıMızda/hayaTınızda ?
Ayla olsam şunu sorardım;
Otizmli evladınız olmasaydı gürültü yapan otizmliyi apartmanınızdan kovmayı düşünür müydünüz, düşünmez miydiniz? Yoksa aileyi kırmadan sorunun kökenini anlamayı, gerekirse yardım etmeyi, edemezseniz de gölge etmemeyi mi tercih ederdiniz?
Mehmet olsam derdim ki;
Haklarımızı savunmak için bir araya geldiğiniz yapılarda neden kendini ifade edebilen Otizmliler yok? Bizi en iyi anlatabilen yine Otizmli bireyler olmalı oysa… Yoksa siz bize güvenmiyor musunuz? Neden bizi savunurken bile her biriniz bir başka tarafımızdan çekiştiriyor, ego ve hırslarınızın Bize değil Size hizmet ettiğini ne zaman fark edeceksiniz? Bitmeyen hırsların sonucu Otizmli sayısının arttığını GÖRemiyor musunuz? Bu çelişkili haliniz ile gerçek suçlunun ekmeğine yağ sürdüğünüzün ne zaman farkına varacaksınız?
Cuma olsam;
Otizmli çocukların duyusal farklılıkları vardır, bazıları yüksek sesten, bazıları tenine dokunan sert dokulu kumaşlardan, bazıları kalabalıktan rahatsız olur. Her çocuk özeldir ve bireye özel eğitim şarttır. Otizm, bazen zihinsel engellilik, bazen yüksek zeka, bazen de normun içinde seyreden zeka ile seyreder. Bazen motor koordinasyon güçlüğü, dikkat, uyku, sindirim ve sinir sistemi rahatsızlıklar gibi fiziksel sağlık sorunları ile ilişkili olabilir diyorsunuz da kaç eğitimci, aile, akraba, konu komşu ortamını buna göre planladı? Karnınız ya da başınız ağrırken siz dersinize ya da işinize konsantre olabiliyor musunuz? Dizel motorlu aracınıza benzin dolduruyor musunuz? O halde neden önce bizleri eğitime hazır hale getirmeyi denemiyorsunuz?
Demir olsam şunun hesabını sorardım mesela;
Saçımı başımı yolup, etlerimi ısırıp koparırken ya da bunları en yakınlarıma yaparken nedenlerini sorgulamak, araştırmak dururken, çelikten sabrınız, şefkat dolu sonsuz sevginize güvenmeniz yeterli mi?
Beni kazanmanın yollarına kilometre taşı olmayan devletin ve çemberin dışında kalanların da dediği ‘’ Cenneti Ayaklarınıza Sereceğime Olan İnancınız’’ yetersiz kalabilir farkında mısınız?
Küçükken sakinleştiren, büyüdüğümde dozları yetmediğinden yerini psikiyatrik kokteyllere bırakan, yıllar sonra yan etkileri ile vicdan azabı duymanıza sebep olan uygulamalar yerine, bireye özel doğru eğitim, spor, gerekli beslenme ve metabolik düzenleme modelleri her bireyin hakkı iken neden bizlerin de olmasın? Daha eğitim standartlarımız düzelmemişken bunlar ütopik hayaller diyenleriniz çoğunlukta ama göle taş atmak ya da atanlara destek olmakla başlayabilirsiniz/diniz…
Ayşe olsam şöyle derdim;
Engelli çocuklarını terk eden ebeveynlere, devletin yetkililerine, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılara sözüm;
Yeterli ve doğru sağlık hizmeti alamadığım için gittikçe ağırlaşan otizm ve epilepsi gibi yan sorunlarımla baş edemeyen anne ya da babamın bırakmak zorunda kaldığı bir bakım evinde mi gelecek sonum? Cümle kurmadan yazayım; sağlık sorunları, epileptik atak sonucu, şiddet, bakımsızlık, İstismarın her türü yaşanırken üzgünüm yakınlarıma vadettiğiniz cennette size yer kalmadı…
Çağrı olsam;
İhtiyaçlarımızı, taleplerimizi, duygularımızı, beynimizin kıvrımlarından dışarıya yansıtamadığımız pek çok hissimizi anlayabilin, hissedebilin, elimizden tutmasanız da olur gölge etmeyin, yol açın, yolu açanlara köstek değil destek olun.
BBelki ağır oldu sözlerimiz, örneklerimiz. Kırdıysak affola. En keyifli anlarda yaptığımız takıntılara bile uzaylı görmüş gibi bakan sizleri gördükçe Ön yargısız bizler Ön yargıyı öğreniyoruz FARK EDEMEYENLERİN dünyasında… …
GÖREN GÖZLERE/GÖNÜLLERE
en çok da şunu demenizi isterdik;
Neden biz ya da ben demeniz yerine Neden bizi seçtiniz?
Neden sayılarınız artıyor, Neye dikkat çekmek için geldiniz?
Serpilgül
Kaynak: OTİZM Dünyası
Add Comment