Aşırı Geçirgen Bağırsak Sendromu (Leaky Gut)

Bağırsak problemi yaşayan kişiler ve çocuğunun sindirim problemleri olan aileler‘’Aşırı Geçirgen Bağırsak Sendromu’’ deyimini çok duymuştur. Ancak kaçımız tam olarak anlamını biliyoruz?Her bağırsak problemi yaşayan (Leaky Gut / Sızıntılı Barsak) Aşırı Geçirgen Bağırsak Sendromundan mı muzdarip?

 Bunu anlayabilmek için  öncelikle Aşırı Geçirgen Bağırsak Sendromu nedir ondan bahsedelim:

Yediğimiz her gıda maddesi  bildiğimiz gibi ağız ve mide yolu ile ince barsaklarımıza ulaşırlar.Bu arada birçok enzim ve diğer vücut salğılarımızla  karışırlar. Sonuç olarak da yediklerimiz farklı kimyasal yapılara ulaşırlar ve  ince barsaklarımızdan emilerek kan yolu ile vücudumuzda gereken yerlere dağılırlar.

İnce barsaklarımızın iç dokusu bir halıya benzer.Nasıl halıların uzun tüyleri varsa bizim bağırsaklarımızın iç yüzeyide milyonlarca tüycüklerle kaplıdır. Fakat bizim tüycüklerimizin sindirilmiş gıda maddelerini emmek ve kana karıştırmak gibi bir görevleri vardır. Aşağıda anlatacağım nedenlerle bu tüycüklü yapı bozulur. Nasıl eskiyen halıların tüyleri dökülürse bizim tüycüklerimizde yıpranır veya yok olur. Halının zemini eskiyince elek gibi delik delik olur. Bizim barsak duvarlarımızda benzer şekilde bozulur.

Gıdaları emen tüycükler olmadığı için gıdalar düzgün emilemez ya da genişleyip açılan yerlerden daha büyük moleküllü istemediğimiz maddeler kanımıza karışır. Bu istemediğimiz oluşuma Aşırı Geçirgen Bağırsak Sendromu deriz.Dolayısı ile beynimiz dahil tüm organlarımıza gereken maddeler farklı maddeler şeklinde ulaşır. Bu da vücut sistemlerimizin düzgün çalışmasını engeller.

Aşırı Geçirgen Bağırsağın İçinde Neler Oluyor?                               

Gördüğünüz gibi, bağırsak içini kaplayan hücreler, yan yana dizilmiş, aralarında boşluk olmayan tuğlalar gibi de düşünülebilir. Bu hücreler ya da tuğlalar, yakın ve birbirine sıkı sıkıya bağlı durduklarından,sistem dışına doğru ilerleyen materyalin hepsini bağırsak içinde tutar.

Ancak boşluklar geliştiğinde, materyal, bağırsak dışına çıkıp kan akışına karışabilir ve yabancı maddelere karşı bağışıklık tepkisini tetikleyen antikorları uyarabilir.

Organizmalar, dışarı kaçtığında, büyük bir iltihabi süreci başlatırlar. TNF-alfa ve IL-6 gibi iltihap belirteçlerinin salgılanması ile vücudu olumsuz etkileyebilen diğer kimyasal reaksiyonlar oluşur. Bunlar; eksitotoksin hasar riskini artırdığı gibi ,ruh hali ve idrak üzerinde de istenmeyen etkilere neden olur.

Bu durum vücudumuzun sistemlerini olumsuz etkilemenin yanı sıra, kronik bakteriyel ve yanı sıra viral enfeksiyonlarla , TH₁ ve TH₂ hücreleri ve tiroid hormonlarında dengesizlikler üretebilirler. Bunun gibi daha birçok farklı örnek verebiliriz….

Geçirgen Barsak İçinde Neler Olur?               

Ruh halini etkiler, eksitotoksin hasar riskini artırır.

TNF- Alfa ve IL-6 gibi inflamasyon markırları artar ve vücutdaki diğer biyokimyasal reaksiyonları etkiler.

Kronik viral ve bakteriyel enfeksiyonlar tiroid hormonları dengesini bozar.(Th1-Th2)

Sindirim dengesizlikleri fazla aside neden olabilir. Asidik barsak mikroorganizmaları çoğaltır. Fazla glutamat da durumu daha da şiddetlendirir.

MSG da reflüyü şiddetlendirir.

Fazla asidik ürünler Vit-K eksikliğine yol açar. (Vitamin K normal koşullarda yeşil renkli bitkilerden barsaklarda üretilir) Vitamin-K Kalsiyum metabolizması için önemlidir. Kalsiyumun patolojik birikimini önlemeye yardımcı olur, eksikliğinde kanamaya meyilli olunabilir. Vitamin K kanamayı durdurmaya da yardımcıdır.

Ayrıca Şeker metabolizması için de Vitamin-K kritiktir. Vitamin- K’nın fazlası pankreasda depolanır bu şeker dengelenmesi için kritiktir. Hemen hemen bütün Otizmli çocuklarda şeker seviyesini dengeleme sorunları görülür. Dolayısıyle buna bağlı  (hipoglisemiye) anksiyeteyi  önlemede de yardımcıdır   .

Bağırsak dengesizliğinde bir başka anahtar faktör de aşırı asittir. Aşırı asit genellikle sindirim fonksiyon bozukluğunun diğer alanları ile bir araya gelerek olumsuz giden  sarmalı oluştururlar.

Örneğin hem mide asidi fazlası hem de yetersiz safra (azalmış karaciğer fonksiyonuna bağlı olarak) varsa, sonuç olarak bağırsak sisteminde asit fazlası görülür(asit pH’ının düşmesi).

Asidik bağırsak; anaerobik (oksijensiz yaşayabilen) bakteri çeşitleri, Klostridyum türü dahil olmak üzere bir dizi mikroorganizmanın büyümesine daha elverişli bir ortam sunar.

Ayrıca maya, Eschericia Coli (E. Coli) ve Streptococcus yaygındır ve bunlar normal bağırsak florasını bastırır.

Normal floradaki bu dengesizlik, eksitotoksin olan glutamat tarafından daha da artırılır. Fazla glütamatın enterohemorajik E. colinin özellikle asidik koşullar altında yaşam şansını artırdığı bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir.

Glütamat alımının, MSG’nin kendisi gibi fazla aside ve mide yanmasına neden olduğu bildirilmiştir.

Mikropların, aşırı geçirgen bağırsak ve irritabl bağırsak sendromunda (IBS) doğrudan payı vardır. Bu gıda entoleransının temel nedenidir. Ne yazık ki, ağır metaller fırsatı kaçırmaz ve mikroplarla iş birliği yaparlar.

Bağırsak sağlığımız zaten tehlikede ise vücudumuzun doğal detoksunu daha da zorlaştırır. Bildiğiniz gibi vücut doğal detoksunu yapamaz ise kendimizi alerjilerden tutunda kansere kadar gidebilecek bir sürecin içinde bulabiliriz. Bu yüzden bağırsak sağlığımızı yeniden kazanmak yönünde çalışmak en temel görevimiz olmalıdır.

Bütün bu nedenlerle, fazla asiditeye karşı ve sağlıklı bağırsak mikroplarını korumak (ve dost olmayan maya, bakteri, parazitleri, helikobakteri ve diğer problematik florayı elimine etmek) sindirim sistemini iyileştirir, vücuttaki bulaşıcı ajanların yükünü hafifletir ve bağışıklık sistemini canlandırmaya yardım eder.

Öyleyse buna karşı en iyi strateji ;

Bağırsak Dengesizliklerinin Üzerine Gitmek ,doğru ve sağlıklı beslenmektir.

Mikroplara karşı koymanın bir yolu reçeteli antibiyotiklerdir. İlaçlarla sorun yaşayan kişilere bunu önermek çok akılcı olmaz. Örneğin bazıları glütatyon düzeylerini etkiler. Ayrıca metilasyon döngüsündeki (detoks mekanizmasının ) BH2-BH4 çevrimine yardım eden bir anahtar enzimi de engeller ve yeterli BH4 üretilemez.

BH4 ile Amonyak detoksu yapılarak vücut hem kansere karşı korunur hem de vücudumuzdaki zararlı bakterilerin detoksuna yardım edilir.

Bu açıdan baktığımızda bağırsak sağlığımızı korumak ve idame ettirebilmek için yararlı bakterilerden yararlanmak, kefir, probiyotik ve prebiotik  karışımları kullanmak çok yerinde olacaktır.

Burada özellikle dikkat edilecek nokta; probiyotikleri farklı içeriklerden seçip dönüşümlü olarak kullanmaktır. Bu planı izleyerek bağırsaklarımızın doğal  normal florasını geliştirebilir ve sorun yaratan organizmaların eliminasyonuna yardım edebileceğimiz  bir ortam yaratabiliriz.

Ben bir doktor değilim.Ama sürecin içinde yaşayan bir anne olarak bildiklerimin bir kısmını kısaca size özetlemeye çalıştım. Umarım faydalı olur.

Serpilgül Vural