Ana sayfa İz Bırakanlar Otizm Özel Eğitim

Otizm Olur da Takıntı Olmaz mı?

takıntı 1Otizmli çocuğu olup da ‘takıntı ‘ nedir bilmeyen eminim yoktur. Otizm yelpazesinin neresinde yer alırsa alsın hayatının en azından bir döneminde takıntı girdabında sürüklenmemiş otizmli bir çocuk sanmıyorm ki olsun….

Eminim şu an yazdıklarımı okuyan hemen her anne kendi takıntılarını yazmaya kalksa en azından bir A4 kağıdını doldurabilecek kadar uzatabilir listesini…

Doğal olarak, bu takıntı mevzuunda biz de payımıza düşeni aldık. Aldık mı dedim? Hayır hayır fazlasıyla aldık olmalıydı….

Hiç unutmam ilk takıntı maceramız uzun araba turları atmakla başlamıştı. Her ne hikmetse altındaki bezden haberi olmayan minik yavrumuz eve ulaşılabilecek tüm güzegahları ezbere biliyordu. Ne zaman ‘’bu sefer anlamaz hadi şehrin kuzeyinden yok yok güneyinden ya da batısından yanaşalım evimize’’ felan desek, evin karasularına yanaştığımızı daha 1 km öteden anlar, basardı yaygarayı. Yaygara diyorum çünki henüz sadece dıgıl dıgıl ekolali yapmak ve ağlamaktan başka bir ses çıkaramıyordu.. Ama yolları ezbere bilirdi o ayrı….. Bu arada yeri gelmişken söyleyeyim; 6 yılda ben öğrenemedim İstanbul’un yollarını o daha ilk aydan öğrenmişti. Allahım şu yetenekleri biraz daha dengeli versen de biz de azıcık rahat etseydik …

Tam bu takıntıdan kurtulduk dedik bu kez de kırmızı ışıkta durulmaz, sarı ışıkta beklenmez  tafraları ve sinir krizleri başladı. ‘’Oğlum bizi devlet başkanı  mı sandın sen? Henüz eskortumuz yok, her sıradan vatandaş gibi ışıkları bir bir bekleyeceğiz’’. Yok… İkna etmek ne  mümkün…   Sanki evren de bize karşı mübarek… Kırmızı ışığın birine  yakalandın mı şehrin tüm kırmızı ışıkları  işbirliği edercesine bir bir yanıyor bizi görünce… Çok çektik biz bu ışıklardan çooook.

Zamanla biz de otizm nedir, ne değildir, ne tür eğitsel teknikler kullanılır? bir bir öğrendik, gardımızı almayı becerdik Ama ne yalan söyleyeyim otizm ve takıntılarımız hep bir sıfır  önde gidiyordu…takıntı 2

Hiç unutmam kendimi artık kıdemli otizm annesi olarak gördüğüm yıllarda ( Otizm de 2. yılımız) bu kez de diş macunu takıntımız başladı. Öyle sandığınız gibi macun yeme ya da macun beğenmeme anlamında değildi takıntımız.  Oğlumla macun tüpü arasındaki bir çeşit  aşktı. Öyle tutkulu bir aşk ki yatakta bile elinde bir adet macun tüpü öyle uyurdu. Tabii buna uyumak denirse. Derin uykuya daldığında tüp doğal olarak elinden düşer, o da hemen uyanır başlardı ağlamaya. Kalkıp eline tekrar verirsin, bir daha düşer, verirsin, bir daha düşer…. Sabaha kadar uyku haram….

Diyeceksiniz ki ‘’neden buna izin verdiniz? ‘’  O günlerde psikoloğumuz ‘’bazen bu tür tutkular tehlikeli olabilir elinden zorla alıp yasaklamayın. Depresyona bile girebilir.  ‘’ dedi.

Ben de diğer oyuncaklarına yaptığı gibi diş macunu tüpünü de balkondan atmasını bekledim. Böylece ‘’sen attın o artık yok, üzgününm atmasaydın’’ diyecektim. Plan buydu. Plana uydum ve bekledim. Bir gün nihayet beklenen an geldi ve tüp aşkımız da her aşk gibi nihayet buldu. Fakat bu macera yaklaşık bir ay kadar sürdü. Otobüse bineriz macun elimizde, okula gideriz macun elimizde, yatakta, banyoda, aklınıza gelebilecek her yerde…. Evde bir yere kadar normal duruyor da dışarda herkes bize bakıyor  bu nasıl birşey diye…Tabii bu aşk yeniden depreşmesin diye bir süre dişlerimizi de macunsuz fırçalamak zorunda kaldık o da cabası…

Macun takıntımızdan sonra da Action Man karekterinin bebeklerine taktık. Fakat bu seferki nasıl bir aşksa ben anlayamadım onu…Teadüfen beğenip aldığı bu oyuncağımıza isim bile vermiştik. Aliş’i pek sevdi. Macun tüpü gibi onunla da yatağını paylaştı. Uzun süre onunla her yere gitti geldi.Fakat bir gün neden yaptığını anlayamadan Aliş’in boynunu kopardı. Getirdi tak dedi. (Artık ufak ufak konuşmaya başlamıştı.) Fakat takmak ne mümkün olmuyor,olamıyor..  Başladı ağlamaya.. Neyse ikna ettik felan. Aliş maceramız da burada bitti derken oyuncakçıda benzerini gördü ve istedi. Biz de dayanamadık aldık. Fakat Alişten sonra bir daha o aşkı yakalayamadı galiba ki  eve dönerken arabanın penceresinden yola attı.. Trafikte durup almak ne mümkün. Gitti gider…. Başlangışta attığını düşünemedim. Elinden düşürdü sandım. Fakat bir başka gün  yeni aldırdığını da arabanın penceresinden düşürünce bunun hesaplı planlı olduğunu farkedip Action Man maceramıza son verdik… Bu atmalardan mahallenin bebeleri de nasibine düşeni alıyor, oyuncak açısından ihya oluyordu yaramazlar. Yaramazlar diyorum; biz çocukken aşağıya düşenleri sahibine teslim ederdik . Ama yeni nesil çocuklar gözümün  içine baka baka nüfuslarına geçiriyorlardı oyuncakları bir bir..

Bir ara da araba ile geri geri gidilemez takıntımız vardı. Bu da en az kırmızı ışık kadar zorlayıcı bir maceraydı doğrusu. Parketmek için geri gidersin olmaz, yanlış yola girersin geri geri manevra yaparsın itiraz…. Olmaz olamaz geri geri gidilemez nokta. Bunu  nasıl atlattık çok emin değilim. Sanırım onu da  ev dekorasyonunda yaşadığımız problem gibi üstüne giderek çözmüştük.

Otizmin ilk yıllarında etiket sökme ve yapıştırma merakımız vardı. Bu merak yüzünden marketlerde az papaz olmadık. O kadar maharetli parmakları vardı ki etiket basma makinesinden hızlı işliyordu o minicik parmacıklar. O malın etiketini diğerine, diğerinin etiketini beridekine yapıştırır kasada kaos yaşanmasına neden olurdu. Sonunda pes edip, raflara uzanamasın diye  kısa sürede onu çocuk arabasından market arabasının  tepesine  terfi ettirmiştik . Gerçi yakaladığı fırsatları değerlendirmeden de geri durmuyordu ama karmaşayı minimize etmeyi de başarıyorduk en azından….

Evde halının yeri  1 cm değişse farkeder, kıyameti kopartırdı. Ben de dururmuyum acımasız anne iş başında ayaklarıyla  2 güne bir evin dekorasyonunu değiştirirdim. Koltukların, büfelerin hatta gardropların çoook yer değişmişliği vardır bizim evimizde. Hatta eşim ‘’ Serpilcim istersen eşyalara tekerlek taktırayım, daha kolay olur ‘’ diye  bana takılırdı. Bu takıntıları da yendik ama şimdi fizik tedavi seansından seansına koşturuyorum. Doğal olarak bende boyun ve bel fıtığı, omuz çıkığı ne ararsanız mevcut…

Ahhh Otizm senden sorulacak çok hesabım var. Öbür dünyada iki elim yakanda haberin ola !…

Biz de macera çok. Anlat anlat bitmez. Aklıma geldikçe yine paylaşırım….

Her ne kadar çok komikmiş gibi anlatsam da gerçekte çok zorlayıcı ve yıpratıcı bir süreç bu olayları yaşamak. Zamanla nasıl mücadele edileceğini, altında yatan nedenleri anladık, öğrendik.

Otizmi tam manasıyla yenemesek te yenildik ama ezilmedik diyebilirim. 90 lı yıllarda Avrupa takımına yenilen Türk takımının savunma sözlerine benzedi biraz ama olsun.

Yıkılmadık ayaktayız. Daha görülecek çok hesabımız var. Başka maçlara bakacağız artık…….

Serpilgül Vural

About the author

admin

15 Comments

Click here to post a comment

RESUL için bir cevap yazın Cancel reply

  • Çok güzel Serpil ya.. tabi yaşadığınız sıkıntılar çektiğiniz stresleri kast etmiyorum, bu konuları profesyonel yazarlara taş çıkartırcasına okunası hale soka biliyorsun emeğine sağlık .size önerim bunları toparlayıp kitaplaştırmayı da düşünmeye başla şimdiden.hatta kitapta ön söz veya son söz olarak bir satırlık yer ayır bana ….

    • Teşekkür ederim Hebil kardeş. İnşallah bir gün kitap çıkarırsam buradan sana söz veriyorum. Muhakkak bir yerlerinde olacaksın.Sevgiler,saygılar..

  • Serpil ablacım ne güzel anlatmışsın tebessüm ederek okudum..farklı şekillerde bizde yaşadık,yaşıyoruz peki sebepleri nelermiş bunun..bir yazında da bunu anlatda sayende bir kere daha aydınlanalım..ellerine sağlık..

  • benzer durumlar her daim başucumuzda devam etmekte teknık gelıştırmekten futbol takımı antrenörü gibiyim her an hucuma hazır 🙂

  • Teşekkürler Resul bey,Aslında yazdım bir şeyler ama okunmaz diye öyle bekliyorlar….

  • Selamlar..iki aylik bebek yurutecte seri bir sekilde manevra yapip gezebilirmi..benim oglum geziyordu yurutecin ayarini en asagi indiriyordum parmak uclarina basip geziyordu.etrafiyla rahat iletisime gecti uc aylikken sakalasiyordu bile..doktorumuz sok gecirmisti..bes aylikken bir ilac sisesini attiii diyerek yere atti..o kadar durmaz uyumaz bir cocuktu ki kizdim atti yok ! Dedim..ne bulursa atiyordu cunki..ve cocugum sustu birdaha konusmadi..dort yasindaydi..benim yediremedihim yiyecekleri komsumuz yedirebiliyordu hemde hic zorlanmadan..benimle evde hic konusmazdi..ama komsumla konusuyordu..evde surekli cop biriktiriyordu resimleri seviyor onun icin biriktiriyor dedi babasi guzel cadirli kaydirakli bir ranza gordu copleri bir bir attik sukur..ranzayi aldik..trafik isaretlerine resmen takilmisti..surekli trafik isareti cizdirirdi bize ..istersen cizme..basardii yaygarayi..ne anlatayim neyi anlatayim ..hepsini anlatsam ciltler dolusu kitap olur..tuvalet egitimi veremiyorduk..oturaga oturur oturmaz o kadar bagiriyordu ki aciyor diye..ucuncu kattakiler asagi inerdi..hastaneleri dolasiyorduk..kolonoskopi yaptirdik hicbisey cikmadi..yedi yasina geldi..hastaneye gitsek hangi katta hangi doktorun oldugunu bilirdi..dort katli bir hastane..icerde gezerken dr isimlerini ezberlermis..film seyretse hizla gecen jenerikteki isimleri ezberler soylerdi..ablasi epilepsi hastasi oldugu icin oglumdan ciddi supelenmeye baslamistim..cocugum hasta diyordum ama babamiz ole sey olurmu cok zeki benim oglum diyor doktora gitmeyi reddediyordu.ne yaptim ettim bir doktora goturdum..bu epilepsi degil tam teshis icin marmara univ.hastanesine goturun raporu goreyim dedi norolog…marmara uniiv.hastanesine goturdum anksiyete bozuklugu var cinsel yonden cok cabuk gelismis dediler..ankaradan hocalarini cagirdilar olay ilginc daha inceleyecegiz tam teshis konmadi dediler..esim bunun da onune gecti..tedavi durdu..o kadar enerjik bir cocuktuki otobuslerle yarisirdi..cocugum yirmi yasina geldi..calismadan univ kazaniyordu..her sene universite sinavlarina giriyordu..arabalarini muntazam dizen en ufak bir dokunsam anlayan o kucuk oglum buyumus ve simdide surekli universiteden memnun kalmiyor tekrar tekrar ygs sinavlarina giriyor ve kazaniyordu..bir univ hastanesine gittik oglumla artik dayanamiyordum..elleriyle yuzunu kapatiyor yuZum kucuk diyordu ve ellerine bakio ve ellerin ne kadar buyuk diye sok geciriyor surekli bagiriyordu..Allah beni yakacak die agliyordu Allaha surekli kufrediyor..evde hepimizin fahise oldugunu soyleyerek bizede kufrediyordu babasina hatta bana biara siddet uyguladi..sakinlesince ozur diliyordu..norologa gittik tekrar..bir ilac verdi obsesif kompusif dedi..o ilac oglumdaki hafizayi bellegi cok zayiflatti..oglum bunu farkedince ilaci birakti yirmibir yasinda..aynanin karsisindan ayrilmiyor..burun estetigi yaptirdik burun deliginin biri kapaliydi..ameliyatla acildi..surekli cirkinim diyor..perisanim..kizim epilepsi..kucuk oglum harika bir cocuk cok aklibasinda..ama surejli ensesine vuruyor..formalarini pijamalarini giysilerini yirtiyor ve isiriyor.donuyor..ve surekli oksuruyor takintili..bunlari yaparkende sohbet ediyoruz mukemmel bir cocuk..anlayamadim gitti..okulda kaynastirma ogrencisi..o kadar guzel yerinde gorusleri varki yeri gelir aileyi idare eder..dualardayim perisanim..coktum.Rabbim yardim etsin insAllah uc cocuk kolay deil..

  • İsin en kotu yani kucuk oglum kaynadtirma diye ogretmenler tarafinfan dislandi..kanunen mecbur olduklari odevleri vermiyorlardi.cocuk harika yaziyordu ama sinifta yazmadigi icin bunu annen yazdi diyorlardi..okulda ikna ettim cocugumu ogretmenin onunde yazdirdim..ogretmen bakmadi bile..ingilizcesi harikaydi gordunuzmu Dedim ogretmene valla biseyler yapmis ama dedi gulumseyerek bakmadi bile..kaynastirma arkadasiniz onunla dikkatli oynayin demis birbaska ogretmeni..cocuklar dovmeye basladilar cocugumu..kac dayak..rehberlige sikayet ediyorum mudure sikayet ediyorum..bu cocuklarin velisi gelmez okula dediler..sikayetlerim hep askida kaliyordu..surekli sube degistiriyordum artik..bir baska hoca resmen eski sinifina got diyordu cocuga..oysa son derece sessiz konusmayan bir cocuk olmustu oglum..kimseye satasmazdi..birgun takla atabildigini gostermek istemis sinifta..on iki disi kirilmis..babamiz dislerini yaptirmadi..cocuk gulmuyordu artik..konusmamazligi artti dislerine uzuluyordu..renk renk dismacunu dis fircasi alan cocuk..iyice icine kapandi..gozlukluydu..siniftaki cocuklar teneffuste oglumu kovalayip dovmusler yumryk gozune gelmis aldim goz doktoruna goturdum..doktor bana kiziyor..iyi bir rapor yazdi mahkemeye ver dedi goz yuzde kirk gorme kaybina ugramis dedi..mudure gittim raporu gosterdim..sikayet ederim dedim..ak cocugunu engelli okuluna yazfir dedi..kanunen buna hakkiniz yok dedim Okula gelmesin zaten cok geri kaldi derslerden dediler..biz devamsizlik isini hallederiz dediler..bunun uzerine oglum..zaten beni tahtaya kalfirmiyorlar anne sinav olsak elimden sinav kagidini aliyorlar..kiya imi bile badka arkadasima verdiler bosver sogudum sıkiliyorum okulda gitmek istemiyorum dedi..sinifin kapisinin onunde beklemek yasakti..cocugum korkuyordu..baba zaten cok ilgisizdi eve bile haftada bir kere gelir bazende iki ay yok olurdu.okula yollamadim..evde ders calistirdim..ama okula gidip ders gormek gibi olmuyor tabii..zaten cocugumfaki takintili haller okul depresyonundan sonra baslamisti ondan once takinti donmeler kendine vurup giysi parcalamalar yoktu..sekizinci sinif bitti..iki oglumla kizimla daha dogrusu hayatla savasmaktan eridim..kusura bakmayin cok yazdim..ama ne komsum ne kimsem yok..bende kimseye gidemiorum..sadece yazmak istedim..birileri beni dinliyor avimi payladiyor gibi gelior suan..yazdim biraz ferahladim sanki..soylenecek anlatacak o kadar seyim varki..cok uzgunum..endiseliyim..

    • Belkıs hanımcığım, mücadele azminize hayran kaldım. Keşke elimden bir şeyler gelebilse. Bu yazınızı Otizm Dünyası facebook hesabımda paylaşmayı isterim belki elinden bir şeyler gelen ya da size dostluk gösterecek arkadaşlar olur. Sevgilerimle…

  • Benim oğlum 3 yaşında .Aşırı takıntıları var.İlk başta aldığını aldık yere koyuyor derdim ama artık öyle düşünmüyorum.Kötü bi olay yaşadığında mesela düştü tekrar gidip düşmek istiyor.ya da dolmuştan kndi inecekmiş ben indirdim diye krize giriyor.2 yaş sendromu 3 yaş sendromu derken artık korkuyorum takıntılarından .benle iletişimi var .arkadaş olarak yaşıtlarıyla yeni yeni oynamaya başladı ama çok değil .kaydıraktan tek kaymak istiyor kimseyi istemiyor.ve 3 aylıktan beri heyecanlanınca el çıprma kuş gibi o hareketi yapar: ve insanlardan kaçıyor ama tanıdıksa sorun yok .Üstte uazdığınız takıntılar oğlumda da var .yazınızın devamın nerden okuyacağımsevgiler

  • Benim oğlum 14 yaşında otizimli. Deneyimli bir otizimli babası olarak yazıyorum, deneyimli diyorum çünkü, çocuğun takıntılarının her türlüsünü yaşadık, takıntıların ne olduğunu yazmayacağım, hep alakasız yani normal insanlar için alakasız şeylerin takıntıları. Biz ergenliğinde verdiği etki ile, takıntıların veya isteklerinin yerine getirilmemesi sonucu öfke nöbetlerin artmasından bahsedeceğim. Öyle bir nöbet ki elini kolunu tutsan tekme atıyor bacağını tutsan yumruk atıyor, her tarafını tutun bu sefer ısırıyor, öyle böyle ısırmak değil tuttuğu zaman koparacakmış gibi, annesinin de benimde kollarımız morluk içinde çürüdü. Uzak durmaya çalışsak bu sefer kapıları tekmeliyor, dolaplara vuruyor, hiç olmadı avazı çıktığı kadar bağırıyor, sesi de bir kalın sokağı inletiyor, kumşularımızdan Allah razı olsun bir kere bile kapımıza şikayete gelmediler. Bu öfke nöbetlerini geçirdiği zaman bir şeyi farkettik, vücut ısısı anormal derecede yükseliyor, nabız çok hızlı atıyor, surat bembeyaz oluyor. Bu öfke nöbeti sırasında sıkıca elini kolunu tutup direk banyoya götürüyoruz, ılık su ile duş yaptırıyoruz, ılık derken soğuğa yakın ılık su, banyoda biraz debeleniyor ama 5 dk sonra rahatlıyor. Bu duş işi bizi baya rahatlattı. Çok ilaç kullandık, takıntı ilacı, dikkat artırıcı ilaçlar falan hiçbirisi işe yaramıyor. İlaçların çoğu iştahını açıyor, iştah olunca çocuk önüne gelen herşeyi yiyor yedikçe de şımarıyor, kısır döngü gibi. Takıntı ilaçları aldığında bu sefer tamamen asosyal oluyor odasından çıkmıyor, devamlı kendi kendine konuşuyor. Aslın da biz babaları olarak çok fazla vakit geçirmiyoruz, işe gidiyorsun akşam evde görüyorsun yatana kadar ilgilen ama anneleri öyle mi 24 saatini çocuğun yanında geçiriyor. Böyle çocukların anneleri elleri öpülesi kadınlar, cennetlik kadınlar, Herkese iyi günler

    • Yakup bey çok geçmiş olsun çok üzüldüm. Öfke nöbetlerini azaltmak adına davranışçı eğitim metotlarını iyi bilen spor hocaları ile öfke nöbetlerini söndürmede yararlı oluyorlar. Ancak iyi niyetli ve işini iyi bilen kişiler bulunmalı. Aksi halde çok zarar veren işini bilmeyen insanlar da mevcut.

    • Yakup bey bizde de durum aynı sizin gibi. İşe yarayan bir yöntem vs buldunu mu bu süreçte.

Kategoriler

Ekemiş Posta Kutunuzda

Arşivimiz

error: Content is protected !!